| O sıska, fare suratlı orospu çocuğu götünün lale gibi açmasını hak etti. | Open Subtitles | ابن العاهره ذو وجه الفأر النحيل يستحق ان تنمو زهرة التوليب من مؤخرته |
| Öldüğünde de gömülecek. Bunu hak etti. | Open Subtitles | عليك دفنه بشكل لائق عندما .يحين وقت موته، إنه يستحق ذلك |
| İkisini de yapmadım aslında. Ama hak etti. Sence? | Open Subtitles | أنا عملت كلاهما فى الواقع لكنها تستحق هذا ، أليس كذلك ؟ |
| Asistanıma bir teşekkür. İnanın bana, bunu hak etti. | Open Subtitles | إنها هدية إلى مُساعِدتي، إنها فعلاً تستحق هذا |
| Ama bu adam ona söylediğim şeyi hak etti. | Open Subtitles | لا أمضي حياتي كارهةً للرجال لكن ذاك الرجل استحق ما قلتُهُ له |
| Bu gece ona yaptıklarının hepsini hak etti. | Open Subtitles | هذا الرجل إستحق كل ما فعلته به الليلة |
| Sonuçta o orospuçocuğu acıklı sonu hak etti. | Open Subtitles | بيت القصيد ، ذلك النائح حصل على ما يستحقه |
| Moruk bir ödülü hak etti. Gece çıkmaya ne dersiniz? Kutlama yapabileceğimiz bir yere. | Open Subtitles | الرجل العجوز يستحق المكافأة ماذا عن قضاء الليلة بالخارج ؟ |
| Bu adi herif o kadar aptaldı ki, ölmeyi hak etti! | Open Subtitles | هذا الغبي القذر بوب هذا كان مغفل جدا يستحق الموت |
| Tanrı bilir ki hak etti, Kral John'u öldürdü, kraliçemizin tahtını çaldı. | Open Subtitles | يعلم اللة انة يستحق ذلك بعد قتل الملك جون ويَسْرقُ العرشَ مِنْ ملكتِنا. |
| Binbaşı uzun yoldan geldi. Bir içkiyi hak etti. | Open Subtitles | وقد حان الرائد شوطا طويلا، الرجل يستحق الشراب. |
| İkiniz dünyadaki en iyi dostumsunuz ve onu kardeşim gibi seviyorum ama bunu hak etti. | Open Subtitles | ساخبرك شيئا اخر انتما الاثنان اعز اصدقائي في العالم كله انا احبه كأخ ،لكنه يستحق ذلك |
| Ölü gibi uyuyor. - Pekala, bunu hak etti. | Open Subtitles | فقدماه تؤلمانه كثيراً ـ حسناً ، إنه يستحق ذلك |
| O kadar sene o sürtüğe katlanarak hak etti bunu. | Open Subtitles | إنها تستحق ذلك, بعد كل تلك السنوات من التسكع |
| Çünkü bunu hak etti. | Open Subtitles | كلّ فتاة جميلة تستحق الذهاب لمبارة كرة سلة. |
| Şey, iraz ileri gitmiş olabilrsin ama muhtemelen hak etti. | Open Subtitles | حسنآ,لربما أنتِ تحمستِ كثيرآ ولكن ربما هي تستحق ذلك |
| Orospu çocuğu hak etti. Ama ben hayatımı kaçınılmazdan kaçarak kazandım. | Open Subtitles | النذل استحق ذلك، ولكنني أكسب رزقي من تجنب الأمور الحتمية |
| O adam ölmeyi hak etti. Hepsi benim yaşadığım acıyı tatmayı hak ettiler. | Open Subtitles | إستحق ذلك الرجل الموت، وإستحقوا جميعاً الشعور بألمي! |
| Ayrıca, Sullivan bunu hak etti. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن سوليفان حصل على ما يستحقه |
| 40 Cubit sende kalsın, bunu hak etti. Teşekkürler. | Open Subtitles | إحتفظى بالنقود , إنه يستحقها شكراً لكِ |
| İnsanlara ihanet ettim. Çoğu bunu hak etti. | Open Subtitles | قمت بخيانة العديد من الناس الذين يستحقون ذلك |
| Bunu hak etti. Sanıyordum ki, doktorun şunları yemene izin vermemişti. | Open Subtitles | يا، انه يستحقّ ذلك ظننت طبيبك قال انه لم يكن عليك اكل ذلك |
| O kız hak etti anne. Babasının parasını çalmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | لقد استحقت ذلك، يا أمي كانت تحاول سرقة نقود والدها |
| - Hem de kilise de yahu? - hak etti. | Open Subtitles | ــ و هذه المرّة أمام الكنيسة ــ لقد إستحقّ هذا |
| O bir yalancı, bunu hak etti. | Open Subtitles | أنه كذاب ومنافق , ويستحق ما حدث له |
| Zavallı Sör Eustace. Başına gelenleri hak etti. | Open Subtitles | السير (يوستيس) العجوز المسكين نال ما كان ينتظره |
| Evet, ama bunu o hak etti. | Open Subtitles | أجل، لكنها إستحقتها نكثت بوعدها |
| O canavar ölmeyi hak etti. | Open Subtitles | لقد إستحقّت الموت. |
| Başına geleni hak etti. | Open Subtitles | لقد حصلت على ما استحقته |