| Diğer tüm konularda haklı olduğum gibi. | Open Subtitles | مثلما كنت محقًا بشأن كل شيء آخر |
| Çünkü haklı olduğum kanıtlandı. | Open Subtitles | لأنه تم إثبات أنني كنت محقًا. |
| Bu da Culloden'de bizi bekleyen felâket konusunda da haklı olduğum anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني أنني محقة أيضاً بشأن الكارثة التي تنتظرنا في كولودين |
| Bu da Culloden'de bizi bekleyen felâket konusunda da haklı olduğum anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني أنني محقة أيضاً بشأن الكارثة التي تنتظرنا في كولودين |
| haklı olduğum için kötü bir örnek. | Open Subtitles | حجّة سيئة , بما أنني كنتُ محقاً بشأن ذلك |
| Fazla düşünme. haklı olduğum ortaya çıktı. | Open Subtitles | لا تفكر اكثر من الازم فقط يَظْهرُ أنني على حق |
| haklı olduğum ya da bunun seni kötü göstereceğine kızdığın için öfkelendin değil mi? | Open Subtitles | إذاً أنت غاضب لأنني جعلت مظهرك سيئاً أم لأنني أعلم أنني محق |
| Diğer tüm konularda haklı olduğum gibi. | Open Subtitles | مثلما كنت محقًا بشأن كل شيء |
| - haklı olduğum zamanlarda. | Open Subtitles | فقط حين أعرف أنني محقة |
| Telefonda sinirli bir şekilde konuşmandan Carl Ward hakkında haklı olduğum sonucunu çıkartıyorum. | Open Subtitles | أستنتج من لهجتكِ الغاضبة أثناء محادثتكِ خلال الهاتف بأنني كنتُ محقاً بشأن (كارل وارد) |
| Haklı olup olmadığımı görmek için Grace'i o ata bindirdim ve sonuçta haklı olduğum ortaya çıktı. | Open Subtitles | لهذا السبب جعلتُ (غرايس) تمتطي السرج.. لمعرفة ما إذا كنتُ محقاً وقد كنتُ كذلك |
| haklı olduğum hâlde mızmız dedikoduculukla suçlanırken hem de. | Open Subtitles | أنني كنت متهماَ بنقل القيل والقال (النميمة)ـ بينما أن الحقيقة هي أنني على حق |
| Sonra da haklı olduğum ortaya çıkar. | Open Subtitles | وبعد ذالك أثبت أنني محق |
| haklı olduğum sürece "Ben demiştim" diyeceğim. | Open Subtitles | سأقول لك , طالما أنني محق |