| - Evet öyle! Viran haldesin. - Viran haldeyim. | Open Subtitles | نعم يتوجبُ عليك ذلك, فأنت فوضىً عارمة - نعم, أنا فوضىً عارمة - |
| - Tamamen berbat bir haldeyim! - Sorun değil. | Open Subtitles | فوضي عارمة لابأس |
| Çok fena bunalmış haldeyim. | Open Subtitles | أنا في فوضى عارمة. |
| Berbat haldeyim. Güzellik salonuna gitmem lazım. | Open Subtitles | أنا في حالة فوضى، يجب أن أذهب إلى صـالون التجمـيل |
| Tanrım, rezil haldeyim. Banyoyu kullanabilir miyim ? | Open Subtitles | يا إلهي, أنا في حالة فوضى هل يمكنني استخدام الحمام؟ |
| Fark etmediysen havluya sarınmış haldeyim ve Declan'la baloya gitmeye hazırlanıyorum. | Open Subtitles | وفي حالة عدم ملاحظتك انا الان بالمنشفة أتجهز للحفلة مع ديكلن |
| - O elleri seviyorum. - Sefil haldeyim. | Open Subtitles | أحب هاتين اليدين - أنا في فوضى عارمة - |
| Üzgünüm, şu anda berbat haldeyim...:'( ve kimse farkında değil ki, bu "görünen" berbat durumun içinde benim yarattığım bir berbat durum var, kimse bilmiyor henüz Tutuklandığını görmedim. | Open Subtitles | {\pos(190,180)} أنا آسف، أنا فى فوضي عارمة الآن.. {\pos(190,180)} وقليلاً من هُم يعلمون، ولكن وسط تِلك الفوضي الظاهِرة.. أنا لم أرهُ يُقبض عليه. |
| Burada berbat bir haldeyim. | Open Subtitles | أنا في حالة لا يرثى لها هنا يا صاح. الوحيدة. |
| Belki de seninle kalmalılar. Ben çok berbat bir haldeyim. | Open Subtitles | ربما يجب أن يبقوا معك ، أنا في حالة يرثى لها |
| Harbiden kötü haldeyim ve kardeşimi görmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا في حالة سيئة جداً وأحتاج إلى مقابلة أخي |
| Bob, karışmış haldeyim. Merhaba Stella. | Open Subtitles | أنا في حالة مُزريَة يا (بوب)، مرحباً يا (ستيلا) |
| Evet, darmadağın haldeyim. | Open Subtitles | أجل, أنا في حالة فوضى |
| Fark etmediysen havluya sarınmış haldeyim ve Declan'la baloya gitmeye hazırlanıyorum. | Open Subtitles | وفي حالة عدم ملاحظتك انا الان بالمنشفة أتجهز للحفلة مع ديكلن |
| Tere suya düşmüş haldeyim. | Open Subtitles | أنا متعرقة وفي حالة فوضوية. |