| Tüm sadık dinleyicilerimden onu hapishaneden çıkartmak için ellerinden geleni yapmalarını istiyorum. | Open Subtitles | أريد من كل مستمع نبيل أن يفعل ما بوسعه لإخراجه من السجن |
| Yaratıcı yazarlık, hayalinizde, hapishaneden uzaklaşmak için harika bir yoldur. | Open Subtitles | الكتابة الابداعية هي طريقة رائعة للهرب من السجن في مخيلاتكم |
| hapishaneden çıkmak iyi gelmişti, ama küçük bir sorun vardı. | Open Subtitles | شعرت بارتياح عارم لخروجي من السجن كانت هناك مشكلة وحيدة |
| Çünkü o askini hapishaneden asla cikamayacak bir adama vermeyi secmisti. | Open Subtitles | لأنها اختارت أن تعطي حبها لرجل لن يخرج أبداً من السجن. |
| Bunu yapmak için de tek yapmamız gereken birisini askeri hapishaneden kaçırmak. | Open Subtitles | وكل ما علينا فعله، هو تهريب شخصاً من سجن عسكري، لفعل ذلك |
| Görünen o ki, Serena Ben'in hapishaneden çıkma kartını bulmuş olabilir. | Open Subtitles | يبدو أن سيرينا وجدت بطاقة لخروج من السجن من اجل بين |
| Başın belaya girdiğinde, bu senin hapishaneden çıkış kartın olacak. | Open Subtitles | لو وقعت في ورطة، فهذه بطاقة خروجك المجانيّة من السجن. |
| Lesli, senin görevin beni ve ekibimi hapishaneden uzak tutmak. | Open Subtitles | ليزلي، إن عملكِ هو أن تبقيني وطاقمي بعيدًا عن السجن |
| Ardından dünyayı günahlarından arındırmak üzere bu hapishaneden serbest bırakılacağız. | Open Subtitles | وعندئذٍ سنغدوا أحرارًا من هذا السجن لنطهّر العالم من خطاياه. |
| Bana Rowan'ın federal hapishaneden kaçtığını ve sonra da otoyolu kullanarak en sevdiği katilini almaya gittiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تخبرني أن روُان قد هرب من السجن الفيدرالي ومن ثم ماذا مر من خلال الطلبات الخارجية للسجن المشدد |
| Mümkün olan en pratik şekilde hapishaneden mi kaçtın yani? | Open Subtitles | وهل فررت من السجن للتو بأبرع ما لديك من طرق؟ |
| Gerçekten Ay üzerinde duran ve... atmosferi olmayan bir hapishaneden kaçmaya mı çalışcağız? | Open Subtitles | أحقًا سنحاول الهرب من السجن العصيّ على الهروب على قمر بلا غلاف جويّ؟ |
| hapishaneden çıkan her 10 kişinin yaklaşık 7'si yeniden tutuklanıyor sabit bir suç işleme ve hapse atılma döngüsü var. | TED | تقريباً سبعة من 10 أشخاص الذين تم إطلاقهم من السجن سوف يتم القبض عليهم مرة أخرى بدورة مستمرة من الجريمة و السجن. |
| Aslına bakarsanız hapishaneden ailenizle iletişimi sürdürmek çok zor olabilir. | TED | في الواقع، البقاء على تواصل مع العائلة من السجن من الممكن أن يكون صعبًا للغاية. |
| Etik'i hapishaneden kaçırdıktan sonra Hedge onları, tüm ülkeyi çevreleyen büyük duvar Bradbarrier'in gölgesindeki sınır yerleşkesine uçuruyor. | TED | بعد هروب إيثيك من السجن حلق هيدج بها إلى مستوطنة حدودية متاخمة لـ برادبريِر، السور العظيم الذي يطوق الشعب. |
| Geçen sene 26 Ekim'de, hapishanede 18 yıl yattıktan sonra, başkanlık affıyla hapishaneden çıktım. | TED | لذلك في ال26 من أكتوبر من العام الماضي بعد 18 عاماً في السجن، خرجت من السجن بسبب عفو رئاسي. |
| Bana güvenmemen çok kötü, ben de sandım ki şey, sen...sen ve ben, anneni hapishaneden çıkarabiliriz. | Open Subtitles | سئ جداً أنك لا تثق بى لأنى أعتقد أنت وأنا, ربما نخرج أمك من السجن |
| Akıl hastalarının kapatıldığı hapishaneden kaçmış. Cezası müebbet. | Open Subtitles | . لقد هرب من السجن لهوسه الإجرامى . إنه محكوم عليه بالسجن المؤبد |
| Tim, Dan Varrel hapishaneden çıktı. Kasabaya geri döndü. | Open Subtitles | ان دان فاريل قد خرج من السجن وسيعود للمدينة |
| Ölümlerine götürüldükleri kesin olan saygıdeğer adamlarla Fransız topraklarındaki bir hapishaneden adam kaçırmak. | Open Subtitles | اختراق سجن على الأراضي الفرنسية مع رجال محترمين سيقودوهم بلا ريب إلى موتهم؟ |
| Üç ayrı hapishaneden üç mahkum kaçtı. | Open Subtitles | ثلاثة نزلاء مفقودون من ثلاثة سجون منفصلة. |
| Bugün seni hapishaneden çıkaran her kimse onun yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أفكّر بأيّ من كان وقّع خروجك من السّجن اليوم |
| Aslında, bu program için hapishaneden çıkmış birisi. | Open Subtitles | في الواقع، رجلٌ تمَ إخراجهُ من السِجن خصوصاً لأجل البرنامج |
| Bu adamı hapishaneden çıkartabiliriz ama önce içeriye girmemiz lazım. | Open Subtitles | يمكننا اخراج هذا الرجل من سجنك ولكننا نحتاج لطريقه للدخول |