| Çocuk oldukları için kanunda yer alan en uzun ceza olan 5 ila 10 yıl arası hapisle cezalandırıldılar. | Open Subtitles | لأنهم كانوا أحداث حكم على الثلاثة بالسجن من خمس إلى عشر سنوات أقصى حد مسموح به من قبل القانون |
| Ve size başka türlüsü söylenmediyse en az müebbet hapisle karşı karşıyasınız. | Open Subtitles | خلاف ما رويته يمكنك مواجه حكم بالسجن مدى الحياة على أقل تقدير |
| Seni hapisle tehdit etmek o kadar büyük bir tehdit olmayabilirdi. | Open Subtitles | وجدنا أن تهديدك بالسجن قد لا يشكل تهديدا ذو قيمة |
| Sonucunda da şüphelinin temyiz isteği reddedilip ömür boyu hapisle cezalandırılmış. | Open Subtitles | و نتيجة لذلك، رُفض طلب الإستئناف و حكم على المشتبه به بالسجن مدى الحياة |
| Onu bu işin hapisle sonuçlanabileceği ve lisansını kaybedebileceği konusunda uyardım. | Open Subtitles | حذرته أنه... يمكن أن ينتهي به الحال في السجن و أن يفقد رخصته الطبية |
| Kevin Richardson Trisha Meili'ye yapılan tecavüz ve cinayete teşebbüs dahil sekiz suçtan suçlu bulundu ve 5 ila 10 yıl arası hapisle cezalandırıldı. | Open Subtitles | تم إدانة كيفين ريتشاردسون بثمان تهم من ضمنها الأغتصاب و الشروع في قتل تريشا مايلي و حكم عليه بالسجن من خمس إلى عشر سنوات |
| Buna benzer her dava para cezası ile sonuçlandı, hapisle değil. | Open Subtitles | كل قضية تمت تسويتها بغرامة وليس بالسجن هذا ما نعرضه |
| Buraya vermek için geldiğim cezanın hapisle alakası yok. | Open Subtitles | العقاب الذي جائت لاجله ليس له علاقة بالسجن |
| Buna sahte hapis denir ve gerçek hapisle cezalandırılır. | Open Subtitles | يطلق عليه بالسجن الكاذب و عقابه هو السجن الفعلي |
| Onunla ilgilenip destek olmak yerine tek yaptığımız mahkemelerde süründürüp hapisle tehdit etmek oldu. | Open Subtitles | بدلًا من أن نراعها وندعمها، كل ما فعلناه جرها عبر المحاكم وتهديدها بالسجن. |
| Bu ihlal para cezası veya hapisle cezalandırılabilir. | Open Subtitles | هذا انتهاك يعاقب عليه بغرامة و بالسجن |
| Cezanın yerine getirildiği haberleri haftalardır gelmeyince bunu sessiz sedasız yapmak için bir karara varıldığını ya da bir anlaşmayla idamının hapisle değiştirildiğini sanmıştım. | Open Subtitles | عندما مرّت أسابيع بدون أخبار عن تنفيذ حُكمك إفترضت أن هناك إتفاق تم إجرائه لإتمام الأمر بسرية أو تم خرق إتفاق لتخفيف حكمك ليكون بالسجن الأبدي |
| Evet, beni hapisle tehdit etti. Amerika'ya tekrar dönemeyeceğimi söyledi. | Open Subtitles | -أجل, لقد هددني بالسجن وعدم دخول الدولة |
| 18 ay hapisle karşı karşıya. | Open Subtitles | -إنّه يواجه عقوبة بالسجن 18 شهرًا . |
| 18 ay hapisle karşı karşıya. | Open Subtitles | -إنّه يواجه عقوبة بالسجن 18 شهرًا . |
| Bu işin hapisle sonuçlanabileceği ve lisansını kaybedebileceği konusunda onu uyardım. | Open Subtitles | حذرته أنه... يمكن أن ينتهي به الحال في السجن و أن يفقد رخصته الطبية |