| Adam harbiden bir dâhiymiş ve zamanını film yaparak harcıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل عبقري مشهود يريد أن يضيع فى صناعة الأفلام |
| İhtiyar niye bu köylülerle vakit harcıyor? | Open Subtitles | لما العجوز يهدر وقته مع أولائك المزارعين ؟ |
| Peki hala, hayatını o saçma bulduğun işte zorla çalışarak harcıyor olmayacak mısın? | Open Subtitles | الا تعتقد ان عليك ان تضيع كل وقتك في هذا العمل الشاق الذي تجده سخيف |
| -Kasabanın ayakları üstünde durduğundan emin olmak için epey vakit harcıyor. | Open Subtitles | يقضي الكثير من الوقت ليتاكد بان البلدة مازالت واقفة علي اقدامها |
| Tırnaklarını yapıyor, televizyon seyrediyor ve senin paranı harcıyor. Senin kazandığın parayı. | Open Subtitles | إنها تُقلم أظافرها و تُشاهد التلفاز و تنفق نقودكِ التي تجنيها أنتِ. |
| Amerikan ilaç sanayisi reklama yılda yaklaşık 5 milyar dolar harcıyor. | Open Subtitles | صناع الدواء في أميركا ينفقون 5 بليون دولار سنوياً على الإعلانات |
| O senin kıymetli vaktini harcıyor. Sen de benimkini harcamaya karar verdin. Ne kadar düşüncelisin. | Open Subtitles | صحيح، يضيع وقتك الثمين فقررت أن تضيعي وقتي أنا، يا للطفك |
| Aday aptal ve anlamsız suçlamalarla herkesin zamanını harcıyor. | Open Subtitles | مقدّم الطلب يضيع وقت الجميع بادعائات حمقاء فارغة |
| Büyü bilimlerinde okuyup gereksiz bir diploma alacak olması bir yana, bir de zamanını böyle saçma şeylerle harcıyor. | Open Subtitles | كونه يحصل على درجة غير مجدية بمثالية في علوم ما وراء الطبيعة، هذا شيء وكونه يضيع كل وقته في ذلك هذا شيء آخر |
| Bizi araması için kullanabileceği adamlarını geçidi koruyor boşa harcıyor. | Open Subtitles | هو يهدر طاقته التي يمكنه استخدامها في البحث عنا عند البوابة |
| Başlangıç vokallerinde zamanını harcıyor. | Open Subtitles | إنه يهدر وقته في المرحلة البدائية للصوتيات |
| Hepinize iyi şanslar. Havuz barları kadar çok su harcıyor. | Open Subtitles | سيفوز بيوم من المرح المائى فى خزانى الشخصى حظ موفق جميعا انه يهدر المال كحانة مائية فى مسبح |
| Ağzından çıkanı bilmiyor daha ve vaktimi harcıyor. | Open Subtitles | هيا ليس لديها اية فكرة عما تقوم به وهيا تضيع وقتي |
| Kardeşimi ararken niye zamanını burada harcıyor? | Open Subtitles | لماذا تضيع وقتها في البحث عن أختي؟ لأنها لا تختفي . بل انجبت طفل فقط. |
| Ve onu şımartmak için, halkını doyurmaktan daha çok zaman harcıyor. | Open Subtitles | وسوف يقضي المزيد من الوقت لإشباع رغباته على حساب إطعام رعاياه |
| Albay tüm zamanını bize iyi bir hayat vermek için harcıyor. | Open Subtitles | العقيد يقضي وقته كله من أجل أن يقدم حياة جيدة لنا |
| Her yıl federal hükûmet araştırmalara 60 milyar dolar harcıyor. | TED | كل سنة، تنفق الحكومة الفدرالية 60 بليون دولار في دعم البحوث. |
| Zenginler, içinde uyuşturucu olmayan, güzel bir yere gitmek için yaklaşık 50 bin dolar harcıyor. | Open Subtitles | المشاهير الأغنياء ينفقون خمسين ألف دولار بالشهر ليذهبوا إلى مكان لطيف حتى لا يتعاطو المخدرات |
| Ortalama Amerikan hane halkı piyangolara yılda 1.000 dolar harcıyor. | TED | المنزل الأمريكي العادي ينفق 1,000 دولار في السنة في اليانصيب. |
| Londra'da zamanının çoğunu İspanya Cumhuriyeti için harcıyor. | Open Subtitles | في لندن لقد أمضى معظم وقته في النضال من أجل الجمهوريين الإسبان |
| O zaman dolabına bir servet harcıyor olmalısın. | Open Subtitles | إذن لابدَ بأنكِ تنفقين ثروة على خزانةِ ملابس. |
| Neden senin gibi kızlar onun gibi tiplerle zamanını harcıyor? | Open Subtitles | كيف لفتاة مثلك تهدر وقتها مع رجل مثل هذا ؟ |
| Paramızı dekorasyona harcıyor. Kim bilir kaça mal olmuştur bu! | Open Subtitles | يصرف كل أموالنا على الزينة كم كلف كل هذا ؟ |
| Ortalama bir ev ayda 1250 kilowatt elektrik harcıyor. | Open Subtitles | إنها 22 , متوسط المنزل يستهلك حوالي 1200 ساعة كيلو واط شهرياً |
| Veren taraf başkalarına yardım edip takımı ilerletmeye çalışırken çok zaman harcıyor, bu yüzden de maalesef çok mağdur oluyorlar. | TED | المِعطاؤن يقضون الكثير مِن الوقت لمساعدة الآخرين وتطوير الفريق ، لكن وللأسف يُعانون دائماً. |
| Bu kızın milyon dolarları var ve bunu su gibi harcıyor ama bilin bakalım kendine ne kadar harcıyor? | Open Subtitles | لقد نظرت لتلك الفتاة التي عندها ملايين الدولارات وتنفقها كسيل الماء لكن خمني كم نسبة ما تنفقه على نفسها |
| Asla anlamayacak, hayatını boşa harcıyor. Ne büyük bir utanç kaynağı. | Open Subtitles | يا للفرحة، إنّه يفقد طاقة حياته، ويا له من أمر محرج. |