| Asla yüzünde hardalla birlikte evden dışarı çıkmana izin vermem. | Open Subtitles | لن أدعك أبداً تخرج من المنزل بوجود الخردل على وجهك تعال هنا |
| Şimdi, topla ileriye oynandığında deniz tuzu hardalla aynı çizgide olmalı. | Open Subtitles | الآن، عندما تلعب الكرة للأمام الملح البحري عليه أن يكون على نفس الخط مع الخردل. مرحباً عزيزتي |
| Şaka yaptığımı düşüneceksin ama ağzında hardalla daha etkiliydin. | Open Subtitles | ستعتقدين بأنني أمزح و لكن كلامك أقنعني بشكل أكبر أثناء وجود الخردل على شفتك |
| hardalla ilgili ilginç bir bilgi vereyim mi? | Open Subtitles | هل تريد أن تسمع حقيقة مُسلّية عن الخردل ؟ |
| Sanki hardalla ketçap kavga etmiş de herkes kaybetmiş gibi. | Open Subtitles | يبدو و كأن الكاتشب و الخردل حظيا بشجار و خسر الجميع |
| hardalla plastik bombaların arasına koydum. | Open Subtitles | سأدخله بين عجينة الخردل والمتفجرات. |
| Şanslı kızımız, hindili sandviçinin üzerine hardalla "Çıkmak ister misin?" yazdığında zevkten bayılacaktır kesin. | Open Subtitles | متأكد أن الفتاة المحظوظة ستبتهج فرحًا حين تستخدم زجاجة الخردل لتكتب "تريدين الذهاب؟" على برجر الديك الرومي الخاص بها. |
| - Neden patatesi hardalla yediğimi mi? | Open Subtitles | -عن وضعي صلصلة الخردل على البطاطس المقلية؟ |
| - hardalla aram iyidir. | Open Subtitles | الخردل جيد عليهم |