| Ama harika bir adam, harika bir patron, ve harika bir dost. | Open Subtitles | لكن ، هو أيضاً رجل رائع ، مدير رائع و صديق رائع |
| Her şeyden sonra babamın harika bir adam olduğunu görüyoruz. | Open Subtitles | لذا نعم تبسّن ان والدي رجل رائع بعل كل شيء |
| Aşağı yukarı aynı zamanlarda, Uri Fruchtmann adında harika bir adam benimle temas kurdu. | TED | أكثر أو أقل في نفس الوقت تقريبا, تقرب مني رجل عظيم يدعى أوري فوشتمان. |
| harika bir adam, siz de ilişkinin yürümesini çok istiyorsunuz ama bu ilişkide bir gelecek göremiyorum. | Open Subtitles | اسمعا، إنه شاب رائع بحق وأعلم أنكما ترغبان في أن تنجح علاقتنا لكنني لا أظن أن علاقتنا جدية |
| Büyüdüğünde, harika bir adam olacağına inanıyordu ama belli ki yanılmış. | Open Subtitles | لقد كان يثق أنك ستكبر لتكون رجلاً عظيماً ولكنه كان مخطأ |
| Hayır. Biz harika bir adam yetiştiriyoruz. | Open Subtitles | كلّا، بل أننا ربّينا رجلًا عظيمًا. |
| Ben inanabiliyorum. O harika bir adam. Senin güvenini hak ediyor.. | Open Subtitles | أنا أستطيع , هو شخص رائع هو جدير بالثقة |
| harika bir adam ve saygın bir topluluk lideriydi. | TED | هو رجل رائع ورجل قرار محترم جدًّا في مجتمعه. |
| Şatoyu misafirler için hazır tutmasına bakılırsa harika bir adam olmalı. | Open Subtitles | يا له من رجل رائع ينبغي أن يكون للحفاظ على القلعة دائماً مهيئة للمسافرين |
| Şaşırtıcı şekilde yavaş, harika bir adam. | Open Subtitles | والمفاجأة المتوقعة,فهو خبير في الطباعة انه رجل رائع |
| Telefon listesindeki kişiler harika bir adam olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | لدينا هاتف خلوي مليئ بالارقام وجميعهم أقسموا أنه كان رجل رائع |
| Arkadaşım Joy'a onun için harika bir adam ayarladığımı söyledim, | Open Subtitles | قلت لصديقي جوي ان كان لي رجل عظيم لإصلاح لها حتى مع، |
| Yatakta berbatsın ama sen harika bir adam ve harika bir komedyensin. | Open Subtitles | فاشل في السرير لكنك رجل عظيم وعظيم في الكوميديا |
| Aramızda şeyi düzeltmeye çalıştı ve be kadar harika bir adam olduğunu anlattı bana. | Open Subtitles | في محاولة ل، أم، إصلاح الأمور بيننا وإقناعي ما رجل عظيم أنت. |
| Herhalde sen olmadığın için Eminim genç askerlerini çok iyi eğitiyorsundur hepimiz senin nasıl harika bir adam olduğunu, kalbinin nasıl sevgiyle dolu--" | Open Subtitles | لابد انك تعلم جنودك الصغار متعة الرياضه جميعنا نعرف كم انت شاب رائع و ان قلبك مُحب للجميع |
| Çok harika bir adam. | Open Subtitles | مايك المسكين , ياله من شاب رائع |
| Kilisenin etrafında bir sürü iyi insan ayakta dikilirken rahip ne kadar harika bir adam olduğun hakkında bir dolu yalan söyler. | Open Subtitles | أشخاص لطفاء يلتفون حول التابوت بينما يتحدث الكاهن عن مجموعو من الأكاذيب حول كم كنت رجلاً عظيماً |
| harika bir adam yetiştirmişsin. | Open Subtitles | لقد ربّيتِ رجلًا عظيمًا. |
| harika bir adam ve seninle tanıştığına gerçekten çok memnun. | Open Subtitles | أنه شخص رائع ، و أحب حقاً مقابلتك |
| Şu doktor harika bir adam. | Open Subtitles | هذا الطبيب زميل رائع. |
| Jan şu anda bir ilişkiye girebilecek kadar kendini iyi hissetmiyor, ve ben harika bir adam olsam da bu böyle. | Open Subtitles | جان) ليست في مرحلة تسمح) لها بإقامة علاقة الآن و لا يهم مدى روعتي كرجل |
| Bay Solomon Büyük Cadde üzerinde oturan harika bir adam ama onu evinden çıkartmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | السيد (سولومون) رجل مسن رائع "والذي يعيش على شارع "غراند وهم يحاولون طرده من شقته |
| Bütün rüyalarını gerçekleştirecek harika bir adam bulacağını sanıyordum. | Open Subtitles | لقد علمت انك وجدت رجلاً رائعاً... يحقق جميع احلامك. |
| Babanız harika bir adam. | Open Subtitles | والدكِ رجلٌ عظيم. |
| Dinle, senin için harika bir adam buldum. | Open Subtitles | إسمعي ، لدي لكِ هذا الشخص الرائع |
| Param var, elbiselerim, harika bir adam, Colin, ki beni gerçekten seviyor, ve tatlı harika bir yeteneğim var. | Open Subtitles | لقد حصلت على المال , الثياب شخص عظيم,كولن انه يحبنى وقدره عظيمه |
| Arkadaşınız harika bir adam, ve yenilmez de. | Open Subtitles | صديقك رجل مدهش و لا يقبل الفشل. |