| Bu objeler o kadar güçlüdür ki... kainatın bütün diğer harikalarını parçalayabilirler. | Open Subtitles | هناك أجسام قوية جداً بحيث يمكنها تمزيق جميع عجائب الكون الأخرى بعيداً. |
| Harika arkadaşlarımız vardı ve dünyanın çeşitli harikalarını gördük, Kilimanjaro, Serengeti ve Olduvai Gorge gibi. | TED | كان لدينا أصدقاء رائعون و شهدنا عجائب الدنيا مثل كلمنجارو , سيرينجيتي , و اولدوافي جورج |
| Bilimin harikalarını keşfetmeden önce yoksul çiftçiler ülkesinde basit bir çiftçiydim. | TED | قبل أن أكتشف عجائب العلم، لقد كنت فلاحاً بسيطاً في بلد لفلاحين فقراء. |
| Yarın dinlenme günü, size bu gezegenin bütün harikalarını gösterebileceğim. | Open Subtitles | غداً يوم راحة سوف أريكم عجائب هذا الكوكب |
| Şimdiki teknoloji bu gizli dünyaya kapı aralayıp, yaşadığımız dünyanın gizemlerini açığa çıkarıp, gerçek harikalarını gösterebilir. | Open Subtitles | صار بمقدور التقنية الآن فتح باب على ذاك العالم الخفي، تفضح أسراره، وتُطلعنا على العجب الحقيقي للعالم الذي نسكنه. |
| Dünyanın tüm harikalarını görebilen erkeklere imreniyorum. | Open Subtitles | كم أحسد الناس الذين يمكنهم استكشاف عجائب الدنيا بنفسهم |
| Erkeklerden biri çok zengin ve kızı evinden alıp ona, dünyanın harikalarını göstermeyi vaat ediyor. | Open Subtitles | أحدهم ثرى للغاية و يعرض عليها أن يأخذها بعيداً عن وطنها ليريها كل عجائب العالم |
| Bu ışık dalgaları kainat boyunca gelen habercilerdir ve onlar sayesinde kendi galaksimizin harikalarını keşfettik. | Open Subtitles | تلك الموجات من الضوء، ما هي الّا رسلٌ تأتينا من ثنايا الكون وبواسطتها، تمكنَّا من اكتشاف عجائب مجرتنا |
| Banyan ormanının harikalarını görmek istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أريد رؤية عجائب غابة تين البنغال، اتّفقنا؟ |
| Yüzyıl gökbilimcilerinden William Herschel evrenin harikalarını oğlu John ile paylaşmayı çok seviyordu. | Open Subtitles | في القرن ال 19 الفلكي وليام هرشل أحب مشاركة عجائب الكون مع ابنه جون |
| Kainatın harikalarını görmüştüm ama gözlerine baktığımda bakışlarındaki sıcaklık hiç ama hiç bilmediğim bir şeydi. | Open Subtitles | كنت قد رأيت عجائب الكون لكن دفء نظرته عندما نظرت في عينيه هذا .. |
| Evet, dünyanızın harikalarını sadece hayal edebilirim Lordum. | Open Subtitles | نعم، يمكنني أن أتصور عجائب العالم الذي تعيش فيه، يا سيدي. |
| Haydi, insan bedeninin harikalarını tartışalım. | Open Subtitles | حسناً دعنا نناقش عجائب جسم الإنسان |
| Tamam. Haydi, insan bedeninin harikalarını tartışalım. | Open Subtitles | حسناً دعنا نناقش عجائب جسم الإنسان |
| Efsane, tanrıların zamanın sonuna kadar dünya harikalarını koruması için yanlarına şu dev yaratıkları koyduklarını söyler. | Open Subtitles | الاسطوره تقول الالهه انفسهم ((لا اله الا الله وضعوا هذه الوحوش بجانب عجائب العالم لكى تحرسه حتى نهايه الوقت |
| Bu harikulade Royal Hawaii Otelinde kaldığınız süre içinde büyüleyici Diamond Head'i ve adanın diğer doğal harikalarını muhakkak görün. | Open Subtitles | الآن، بينما تقيمون معنا في الفندق الجميل "رويال هاوايّين"، احرصوا على رؤية "رأس ألماسة" الساحرة، وجميع عجائب الطبيعة في الجزيرة عبر الباص أو القارب. |
| (Kahkahalar) Seyirciler arasındaki havalı çocuklar YOLO'nun "bir tek hayatın var" anlamına geldiğini zaten biliyorlar. Sadece tek bir hayatım olduğu için o hayatı, her zaman hayalini kurduğum şeyi yaparak geçireceğim: Dünyanın saklı kalmış harikalarını görerek ve yeni türler keşfederek. | TED | (ضحك) الآن، بالنسبة للأطفال بين الجمهور، تعلمون أن YOLO هي اختصار "أنتم تعيشون مرة واحدة فقط،" ولأنني أعيش حياة واحدة، فسأقضيها في عمل ما كنتُ دائماً أحلم بالقيام به: رؤية عجائب الدنيا الخفية واستكشاف مخلوقات جديدة. |
| Şimdi, teknoloji; bu gizli dünyaya bir kapı açıyor, gizemlerini açığa çıkarıyor ve yaşadığımız dünyanın gerçek harikalarını ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | صار بمقدور التقنية الآن فتح باب على ذاك العالم الخفي، تفضح أسراره، وتُطلعنا على العجب الحقيقي للعالم الذي نسكنه. |