| Eğer açarsa... hasat için nasıl işçi bulacağını ve ürünü nasıl pazara götüreceğini... düşünmeye başlaman gerekecek. | Open Subtitles | إذاحدث.. سيكون عليكِ البداية في التفكّير بشأن إستئجار أحداً للحصاد وكيف ستوصليها للأسواق |
| Köyü kuşatan altın teraslarda pirinç başakları olgunlaşmış ve hasat için hazırlar. | Open Subtitles | في الشرف الذهبية المجيطة بالقرية أذان الأرز منتفحة و جاهزة للحصاد |
| Fakat Dereje'nin mahsulleri hasat için olgunlaşmış durumda ve maymunların yarın çok daha saldırgan bir sekilde akın edeceğinin farkında. | Open Subtitles | ، ولكنَّ مَحاصيل ديريجي ناضجة للحصاد وهو يعلم أنَّه غدا ً .ستُهاجم القرود بضراوة أكبر مِن ذي قبل |
| hasat için beslenmek zorunda. | Open Subtitles | يجب أن يُطعَم! من أجل الحصاد. لِمَ تفعل هذا؟ |
| Kuzey Dakota. hasat için gidiyoruz. | Open Subtitles | "من "داكوتا الشمالية متوجهين من أجل الحصاد |
| Gezegenin sürdürebilme imkanını aşan bir nüfus oluşunca hasat için hazır kabul edilir. | Open Subtitles | بمجرد أن يتجاوز عدد سكان الأرض القدرة على الحفاظ عليه، فهذا يعتبر جاهز للحصاد. |
| Erken hasat için tam analiz ve maliyet tahminleri istiyorum. | Open Subtitles | أنني أريد تشخيص وتوقعات كاملة للحصاد المبكر. |
| Ben gelene kadar tüm deneklerin uyutulup hasat için hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أُريد كل العناصر المتبقِّية أن تُخَدَّر ويتم تجهيزها للحصاد... بمُجرّد وصولي. |
| hasat için 4 kişi seçilecekti. | Open Subtitles | تم اختيار أربعة منهن للحصاد |
| Çamur festivali. hasat için iyi gelir. | Open Subtitles | مهرجان الطين جيد من أجل الحصاد |
| "Umarım hasat için dönersin." | Open Subtitles | أتمنى أن تعود من أجل الحصاد " |