| Her hasta için CAR T hücrelerini üretmenin maliyeti 150.000 dolar olabiliyor. | TED | حيث يمكن أن يتكلف عمل خلايا الكار تي للمريض الواحد 150 دولارًا. |
| -kenara koyup hasta için en iyisini yapacağını düşünmüştüm. -İşim mi? | Open Subtitles | حتى تضع الخلافات الشخصية جانباً و فعل ما هو أفضل للمريض |
| Kolun orda olmadığının farkında, ama yine de bu hissetme deneyimi hasta için sürükleyici. | TED | هو يعلم أن الذراع ليست هناك ولكن، مع ذلك، إنها تجربة مثيرة للحسية للمريض. |
| Üzgünüm, ama bu odayı başka bir hasta için hazırlamam istendi. | Open Subtitles | انا آسف, لكن أخبروني ان أخلي هذه الغرفة من أجل مريض آخر |
| Bunu sırf 12 yıldır bakımını yaptığı bir hasta için neden yapsın ki? | Open Subtitles | كما قامت بتقديم دعوى من أجل الطلاق من زوجها فقط من أجل مريض تعتني به طوال 12 سنة |
| Ve sadece savaş gazileri için değil, her tür hasta için. | TED | ثم لم يكن لضحايا الحرب فقط بل كان لأي نوع من المرضى. |
| Ve CRS ve diğer komplikasyonların tedavi masrafını eklediğinizde, maliyet, her hasta için bir milyon dolara çıkabilir. | TED | وعندما تضيف إلى التكلفة معالجة السي أر إس والمضاعفات الأخرى، يمكن للتكلفة أن تصل إلى مليون دولارا للمريض الواحد. |
| Sonraki hasta için ipi aşağıya yollayın. | Open Subtitles | أرسل الحبل إلى الداخل الان للمريض الثانى |
| Şu an ameliyat ettiği hasta için mi bu? | Open Subtitles | هل هذه للمريض الذي يجري له العملية الآن؟ |
| Bu, onlara inanan hasta için fazlasıyla ölümcül olabilir. | Open Subtitles | كم يمكن أن يكون ذلك مميتاً للمريض الذي يصدقهم |
| Bu asansör karantinadaki bir hasta için kullanılıyor. | Open Subtitles | يجري هذا المصعد تستخدم للمريض الحجر الصحي. |
| - Bize Harvard'da kalbi durdurmanın hasta için kötü olduğunu öğrettiler. | Open Subtitles | علمونا في جامعة هارفارد أن توقف القلب سيئ بالنسبة للمريض |
| Organı katman katman açıyoruz ve organ boyunca her katmanı analiz ediyoruz. Daha sonra, burada gördüğünüz gibi, bu bilgiyi bilgisayara gönderiyoruz ve hasta için gereken organı kendimiz tasarlıyoruz. | TED | بعدها نستعرض العضو بأكمله طبقة طبقة محللين كل طبقة من طبقاته هذه. وبعدها يمكننا إرسال هذه البيانات، كما ترون هنا، عبر الكمبيوتر ونقوم بالفعل بتصميم العضو خصيصاً للمريض. |
| Henüz onaylanmamış bu sonuçları gördüğümde söylemeye cesaret edemedim çünkü enfeksiyonu olmayan bir hastaya tedavi uygulamanın hasta için de negatif getirileri vardır. | TED | لذا عندما رأيت تلك النتائج والتي لم تكن حتى موثقة، لم أجرؤ على إخبارهم لأن علاج مريض بدون عدوى حقيقية أيضًا يتسبب بآثار سلبية للمريض. |
| Testler yanıldıklarını kanıtlar... ve hasta için bir takım geçici soruna yol açar. | Open Subtitles | الفحوصات بيّنة أنهم على خطأ... مسببةً مشكلة مؤقتة للمريض. |
| Kendisini bir hasta için riske attı ve yardım için elini uzattı. | Open Subtitles | وضع نفسه في خطر من أجل مريض و قام بطلب المساعده |
| Oh, sadece bir hasta için araştırma yapıyordum. | Open Subtitles | ماذا تفعلين ؟ كنت أقوم بعمل بحث من أجل مريض |
| Bunu sırf 12 yıldır bakımını yaptığı bir hasta için neden yapsın ki? | Open Subtitles | فقط من أجل مريض تعتني به طوال 12 سنة |
| Bir hasta için çıkmadığını biliyorum. Bugün Dedektif Holden ile konuştum. | Open Subtitles | أعلم أنك لم تكن بالخارج من أجل مريض تحدثت مع المفتش "هولدن" اليوم |
| Sadece iki hasta için çok fazla enzim de gerekmez. | Open Subtitles | ومع اثنين فقط من المرضى ، لن تأخذ الكثير من الانزيمات. |
| - Oh, Tanrı'ya şükür. - İki hasta için altı saat harcadığına inanamıyorum. | Open Subtitles | اوه , شكرا يا ألهي الرحيم أنا فقط لا يمكنني تصديق أنك استغرقت ست ساعات مع اثنين من المرضى |