| Evet, General Hofmann hastalanıp gitmeden önce Belzec, Sobiror ve Treblinka'dan bahsedecektim. | Open Subtitles | نعم، كنت على وشك أن أذكر بيلزيك، سوبيبور، و تريبلينكا... ... قبل الجنرال هوفمان كان مريضا. |
| Freya'nın hastalanıp öldüğünü söylersin. | Open Subtitles | سوف أقول له فريا نمت مريضا ومات. |
| hastalanıp kulaklarından kan geldiğinde para bir işe yaramaz öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً , الاموال ليست جيدة , اليس كذلك عندما تمرض و تنزف من اُذناك ؟ |
| - Bir saat içinde hastalanıp şafakta ölecek. | Open Subtitles | سيمرض في غضون ساعة ويموت قبل الفجر. |
| Lutz ile Hans hastalanıp geri dönmek zorunda kaldılar. | Open Subtitles | لوتز و هانز مرضوا ووجب عليهم العوده. |
| - Dr. Shepherd hastalanıp eve gitti-- | Open Subtitles | دكتوره شيبرد عادت للمنزل بداعي المرض ماذا؟ |
| Ben Markov'u hastalanıp eve gitti biliyordum. | Open Subtitles | ظننت أن (ماركوف) شعر بإنهاك فعاد إلى بيته. |
| Ve bir gece bana on yaşındayken Güney Carolina'da amcanla geçirdiğin yaz tatilini ve hastalanıp eve dönmek zorunda kaldığın için nasıl üzüldüğünü anlatmıştın. | Open Subtitles | و ذات ليلة أخبرتني حينما كنت بالعاشرة كيف كنت تقضي الصيف في جنوب "كاليفورنيا" برفقة عمك و كم كنت ولهان حينما وقع مريضا و إضططرت للعودة إلى المنزل |
| hastalanıp ölmek ve sarımsak dolu koca bir cesede sahip olmak istiyorsanız Bacaksız kurbağa'ya gelin. | Open Subtitles | فتعال إلى مطعم (ليغليس فروغ)، إن أردت أن تمرض وتموت، وتترك وراءك جثة مليئة بالثوم، |
| Annesinin hastalanıp ölmesine şahit olmuş. | Open Subtitles | لقد شاهد والدته تمرض وتموت |
| - Bir saat içinde hastalanıp şafakta ölecek. | Open Subtitles | سيمرض في غضون ساعة ويموت قبل الفجر. |
| Sonra da hastalanıp öldüler | Open Subtitles | وأخيراً مرضوا ثم ماتوا... |
| Marge hastalanıp eve gitti. | Open Subtitles | إضطرت (مارج) إلى المغادرة بداعي المرض |
| Ben Markov'u hastalanıp eve gitti biliyordum. | Open Subtitles | ظننت أن (ماركوف) شعر بإنهاك فعاد إلى بيته. |