| Ravi'ye göre insan ya da hayvan köyünde yetişen herhangi bir şeyi yediğinde ya da sudan içtiğinde hastalanıyor. | TED | يقول رافي إن أكل الناس أو الحيوانات أي شيء ينمو فى قريته، أو شربوا الماء، يمرضون. |
| Ne-- doğru mu okuyorum, kuzeye gidenler güneye göre daha çok mu hastalanıyor? | Open Subtitles | ماذا... هل أنا أقرأ هذا جيداً أن الناس الذين بالشمال يمرضون أكثر من |
| İnsanlar da hastalanıyor, onları uyutmuyoruz ama. | Open Subtitles | البشر يمرضون ,ولا يفترض علينا فعل ذلك معهم. |
| - Seninle oynayıp hastalanan ikinci Rus. - Hepsi hastalanıyor. | Open Subtitles | هذا هو الروسي الثاني الذي يمرض من اللعب معك نعم جميعهم سيصابون بالمرض |
| Sonra o hastalanıyor. Ben de bahçesine bakıyorum. | Open Subtitles | عندها تمرض هي وأنا أبدأ بالاهتمام بحديقتها |
| Ve bu yüzden, sağdan soldan dolaşan bütün dedikoduları duymanıza rağmen sadece 4400'ler hastalanıyor... | Open Subtitles | وذلك بسبب تلك الاشاعات التي تقال عنا فقط الـ 4400 هم من يصيبهم المرض |
| Malesef burada daha çok insan hastalanıyor, pek işe yaramıyor. | Open Subtitles | للأسف ، فإن كثيرا من الناس يمرضون هنا حتى ان هذا الأمر لك يختلف كثيرا |
| İnsanlar hala hastalanıyor, araba kazaları oluyor. | Open Subtitles | لا يزال الناس يمرضون وحوادث سيارة تحصل, وأطفال يولدون |
| Gördüğünüz gibi, bu gezegendeki insanlar gün geçtikçe daha da hastalanıyor, ve şimdilerde bilim adamlarının çoğu früktozun bunda rolü olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | مثل ما ترى, الناس يمرضون اكثر بكل يوم و الكثير من العلماء يؤمنون أن الفركتوز له دور كبير |
| İnsanlar bir tür virüsten hastalanıyor, sadece geri dönenleri etkiliyor. | Open Subtitles | . الناس يمرضون . نوع ما من الفيروسات يبدو أنه يُصاب به . العائدون فقط |
| Tüm doktorlar da hastalanıyor. Yapabileceğiniz bir şey varsa. | Open Subtitles | الأطباء يمرضون جميعاً، لو كان هناك شيء يمكنك فعله |
| Sosyal medya, basın... insanlar hastalanıyor. | Open Subtitles | ووسائل التواصل الاجتماعي والصحافة، الناس يمرضون |
| İnsanlar bir tür virüsten hastalanıyor. | Open Subtitles | . الناس يمرضون . نوع ما من الفيروسات |
| Dönüyor, hastalanıyor ve yok oluyorlar. | Open Subtitles | يعودون ، ثم يمرضون ، ثم يختفوا |
| İnsanlar hastalanıyor işte. Hastalanıp şiddete başvuruyorlar. | Open Subtitles | الناس يمرضون، يمرضون فينزعون للعنف |
| Ama maalesef yaşlı adam hikayenin sonunda hastalanıyor. | TED | لكن للأسف يحدث أن يمرض هذا الرجل بشدة |
| İyi hissetmiyorum. Bebeğim hastalanıyor. | Open Subtitles | لا أشعرُ بشعورٍ جيد، كلبيّ بدأ يمرض |
| Niye böyle sık sık hastalanıyor, doktor? | Open Subtitles | لماذا يمرض كثيراً ايتها الطبيبة ؟ |
| Benim eşim kolayca hastalanıyor. Senin karın Martha. | Open Subtitles | إن زوجتى تمرض بسهولة مارثا " هى زوجتك أنت " |
| İnsanlar hastalanıyor. | Open Subtitles | الناس أصبحت تمرض. |
| Elimizde hiç silah yok, insanlar hastalanıyor! | Open Subtitles | ليس لدينا أسلحة. الناس يصيبهم المرض. |