| Acil operasyon için Lex'i hava yoluyla Metropolis'teki Davis kliniğine götürüyorum. | Open Subtitles | سوف أنقل ليكس جواً إلى عيادة ديفيس في ميتروبوليس لجراحة مستعجلة |
| Virüs hava yoluyla bulaşıyorsa dışarı yayılmasını önlemeliyiz. | Open Subtitles | إنّه النظام المتبع، في حالة كان الفيروس ينتقل جواً. ونحن لا نريد أن ينتشر بالمبنى. |
| Ben de bundan korkuyordum. Ama bu iyi bir haber sayılabilir. - Sanırım virüs hava yoluyla bulaşmıyor. | Open Subtitles | لكنّي أعتقد أنّه خبر سار، هذا الفيروس لا ينتقل جواً. |
| Tam önümüzde, elektronik ortamda hava yoluyla aktarılan bilgisayar kodları. | Open Subtitles | أكواد للحاسب يتم نقلها إلكترونيًا عن طريق الهواء أمامنا تمامًا |
| Sporlar hava yoluyla yayılabilir. | Open Subtitles | يمكن أن تصل من أيّ مكان يمكن أن تنتقل عن طريق الهواء |
| Etki, hava yoluyla bulaşıyor. Hız kazanıyor. | Open Subtitles | العدوى أصبحت تنتقل عبر الهواء إنهاتزدادسرعة. |
| Kan testi, hava yoluyla ya da temasla bulaşan virüse karşı bağışıklık kazandığımı gösterdi. | Open Subtitles | فحوص الدَمّ تُؤكّدُ بأنّني أَبْقى منيع لكلا المنقول عبر الهواء واللمس |
| Siviller geri döndüğü zaman onları hava yoluyla tesise gönder ve nöbetine devam et. | Open Subtitles | عندمى يعود المدنيون أنقلهم جواً إلى المنشأة ثم لازم موقعك حتى أعود |
| Seattle'ı sel bastığında, sana beni hava yoluyla tahliye ettiklerini söylemiştim. | Open Subtitles | ،والفضيان ضرب مدينة سياتل لقد اخبرتكِ بانهم نقلوني جواً |
| Dizinin altından bacağı kopmuş ve hava yoluyla Landstuhl'a nakletmişler. | Open Subtitles | والرجل خسر رجله من فوق الركبة نقلوه جواً الى (اندشتول) |
| Virüsün hava yoluyla bulaştığını öyle öğrendim. | Open Subtitles | هكذا عرفت أن الفايروس ينتقل جواً |
| hava yoluyla bulaşıyor olabilir. | Open Subtitles | من الممكن ان يكون محمول جواً |
| Virüsün hava yoluyla bulaşmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف إنّ الفايروس لا ينتقل عن طريق الهواء |
| Gaz maskesini çıkarabilirsin. Virüs hava yoluyla aktarılmıyor. | Open Subtitles | بوسعكِ خلع القناع فالفايروس لا ينتقل عن طريق الهواء |
| Eğer bu şey hava yoluyla bulaşıyorsa hepimize bulaşmış demektir. | Open Subtitles | إذا كان هذا الشىء ينتقل عن طريق الهواء فجميعاً معرضين للخطر |
| Aşı burnun içine doğru uygulanıyor bu da hava yoluyla bulaşabilecek şeylerden bizi koruyor ama enfekte maddeler ile kesinlikle temas kurulmamalı. | Open Subtitles | لقد تم تزويد اللقاح بتعزيزات داخل الأنف يجب أن يحمينا من أي شيء منتقل عن طريق الهواء ولكن يجب تجنب الإتصال المباشر بالسوائل المصابة |
| Çiçek virüsü hava yoluyla aktarılabilir. | Open Subtitles | يمكن نقل عدوى الجدري عن طريق الهواء |
| hava yoluyla bulaşmıyor. | Open Subtitles | من إنّه لا ينتقل عن طريق الهواء |
| K9 ise yalnızca hava yoluyla bulaşan virüse karşı bağışıklığa sahip. | Open Subtitles | تبقى الحيوانات محصنة من المنتقل عبر الهواء فقط |
| İş, hava yoluyla bulaşan mikroplara gelince işin rengi değişir biraz. | Open Subtitles | قواعد اللّعبة تتغيّر كليًّا قليلًا بعدوى تنتقل عبر الهواء. |
| hava yoluyla aktarım gerçekleşmiyor. | Open Subtitles | بعدم وجود إمكانية الإنتقال عبر الهواء |