| Kuzey Işıkları Havai'nin güneyinde bile kuyruklu yıldızlardan gerçek bir gökkuşağı olarak görüldü. | Open Subtitles | الاضواء الشمالية شهدت في أقصى جنوب في هاواي قوس قزح حقيقي من المذنبات |
| Olası diğer bir istikamet Havai idi. Fakat mevsim yüzünden, kaptan şiddetli fırtınalara yakalanacaklarından korkuyordu. | TED | كانت هاواي وجهة اأخرى نظراً لحلول الموسم, كان الكابتن متخوفاً من أن تصيبهم العواصف الشديدة |
| Utah'tan Vermont'a, Alabama'ya, Havai'ye kadar talepler aldık. | TED | وردتنا الطلبات من يوتاه إلى فيرمونت، إلى ألاباما، إلى هاواي. |
| Hayır, ama kızı ve yatı görünce, Havai moduna girdim bile. | Open Subtitles | كلا، لكن بأعتبارُ المركبَ والبنتَ أَنا في طريقِي إلى هاواي |
| Yunanistan'daki özel bir okulda yarım dönem ve 10 yıl önce Havai'de bir koro dışında öğretmenlik yapmamışsınız. | Open Subtitles | بجانب فصل دراسي بمدرسة خاصة باليونان ودرستي لمدة سنة صف جوقة في هاواي منذ عشر سنوات |
| Ve sonra da hep mutlu yaşadılar çünkü piyangoyu kazanıp Havai'ye yerleştiler. | Open Subtitles | وعاشا سعيدين إلى الأبد لأنهما ربحا اليانصيب وانتقلا إلى هاواي |
| Az önce o Havai'den, onunla bir görüşme yaptım. | Open Subtitles | أنا فقط نَزلتُ من الهاتفِ مَعه مِنْ هاواي. |
| 41a koltuğu, John Rosenbloom. Honolulu, Havai. Araba satıcısı. | Open Subtitles | شارع 41 أ، جون روزنبروف هونولولو هاواي بائع سيارات |
| Bu sabah, yerel saatle 06:15'te Birleşik Devletler'in Pearl Harbor, Havai'deki Pasifik filosu Japon İmparatorluğunun saldırısına uğramıştır. | Open Subtitles | في 6 صباحا بالتوقيت المحلّي، أسطول المحيط الهادي الأمريكي هوجم في بيرل هاربور، هاواي من قِبل الإمبراطورية اليابانية |
| Aslında... Havai ya da Meksika'yı falan düşünmüşdüm. | Open Subtitles | نعم ، لقد تم التفكير في هاواي ، أو ربما المكسيك. |
| Belli ki Havai pizzası en iyisi çünkü içinde jambon ve ananas var. | Open Subtitles | الذي يعرفك ويتقبلك على ما أنت عليه حسنا ، من الواضح ، أن بيتزا هاواي هي الأفضل |
| Havai'de öğrendiğim bir şey varsa o da bu işti iyi olduğumdur. | Open Subtitles | ليتسر, انته جالس على مقعدي ان كان هناك شئ واحد تعلمته في هاواي هو انني جيد في هذا,يارجل |
| Size balayınızı nerede geçirdiğinizi sordum ve siz Havai dediniz. | Open Subtitles | العسل شهر قضيتِ أين وسألتكِ هاواي " في وقلتِ " |
| Bizim tropikal Havai balayımız için hazırlanıyor. | Open Subtitles | انها تستعد لشهر عسلنا في هاواي الاستوائية |
| Evet. Hepsi Havai'de oldu. Ben öyle hissediyorum. | Open Subtitles | سوف يحدث كل شيء في هاواي هذا هو ما أشعر به |
| Havai gömleğimi giydiğim vakit bu olur. | Open Subtitles | وهذا هو عندما أحصل على ارتداء بلدي مخدر الحمار قمصان هاواي. |
| Dinle hemen Havai'ye gidelim ve güzel bir hafta sonu geçirelim, tamam mı? | Open Subtitles | أنصتِ لنذهب لـ هاواي ونحظى بإجازة نهاية أسبوع جميلة، إتفقنا؟ |
| Son 20 yılda Havai'deki nadir türlerin yüzde 25'ini kaybettik. | TED | لقد خسرنا 25% من الكائنات الفريدة في هاواي خلال الـ 20 سنة الأخيرة. |
| Ve bu da, en son Havai modası. | Open Subtitles | وهذا هو أحدث صيحات الموضة في هاواي |
| Şu anda Havai'de. Kalp krizini atlatmakla meşgul. | Open Subtitles | كلا، إنه في "هاواي" للتعافي من تلك النوبة القلبية. |