| Letta, sence Jackar, tapınağı havaya uçurmak gibi bir şey yapabilir mi? | Open Subtitles | ليتا , اتعتقدي ان جاكر يمكنه فعل شئ مثل هذا تفجير المعبد؟ |
| Arkadaşım ve ben, bir şeyleri havaya uçurmak yüzünden kovulduk. | Open Subtitles | صديقي و أنا حصلنا على ركلة خروج من تفجير الاشياء. |
| Acil durum kilitlerini havaya uçurmak için patlayıcıları da yanında götürecek. | Open Subtitles | سوف تحضر مفجرات كي تفجر أحزمة العزل من أجل تفجير طواريء |
| Hava Kuvvetleri bu mıntıkadaki her köprüyü havaya uçurmak üzere benden emir aldı. | Open Subtitles | السلاح الجوى لدية أوامرى بتفجير كل الجسور فى هذة االمنطقة |
| Ülkeyi havaya uçurmak istediler" vb. şeyler söylendi. | Open Subtitles | لقد قتلوا اشخاصاً كانوا يريدون نسف البلاد وامور أخرى |
| Bir teröristin binayı havaya uçurmak istediğini düşünelim ve bunu gelecekte tekrar ama tekrar yapmak istiyor. | TED | لنفترض أن إرهابيا يريد تفجير مبنى، وأنه يريد فعل ذلك مرارا وتكرارا بالمستقبل. |
| Burada içme salak. Hepimizi havaya uçurmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | ليسهناايهاالابله، هل تريد تفجير المكان ؟ |
| İnanıyorum ki plan, kredi kartı şirketlerinin, merkezlerini havaya uçurmak, vede T.R.W. binasını. | Open Subtitles | أظن أن الخطة هي تفجير المقرات الرئيسية لشركات بطاقات الأئتمان |
| Sanırım plan, kredi kartı şirketlerinin merkezlerini ve T.R.W. binasını havaya uçurmak. | Open Subtitles | أظن أن الخطة هي تفجير المقرات الرئيسية لشركات بطاقات الأئتمان |
| Bir simgenin tek başına bir anlamı yoktur ama yeterli sayıda insanla bir binayı havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | لوحدِه، الرمز لا معنى له. لكن بالتفاف قدر كافٍ من الشّعب.. تفجير بناية يُمكنُه تغيير العالم. |
| İstasyonu havaya uçurmak gövdesini çizmez bile ama gemiye binmemiz için bize yeterli zaman verebilir. | Open Subtitles | تفجير محطة الوقود قد يسبب بالكاد خدش على هيكل المركبة لكنه قد يمنحنا الوقت الكافى للدخول لمركبة |
| Kovanın dışında bir F302'nin içindeyim, geminizi havaya uçurmak üzereyim. | Open Subtitles | أنا خارج السفينة الأم على متن مقاتلة302 أوشك على تفجير سفينتك |
| Sen söyle, oğlun neden bir oteli havaya uçurmak istesin. - Asla bunu yapmaz. | Open Subtitles | أنتِ أخبريني لماذا أبنكِ قد يرغب بتفجير فندق |
| Amaç, etraftaki 23 kasayı havaya uçurmak değil ortadaki kasayı korumakmış. | Open Subtitles | والمقصد ليس نسف الـ 23 صندق المحيطة |
| Tabanca mı? Yoksa bu berbat kasabayı havaya uçurmak için bir dinamit lokumu mu? | Open Subtitles | عود متفجرات, لكي يفجر البلدة البالية و البائسة بأكملها؟ |
| Ama insanları havaya uçurmak için TNT taşıdığını düşünürsen adi biri oluverir. | Open Subtitles | ولكن سيبدو شكله دنيئاً إذا تخيلتيه ماسك مادة متفجرة لتفجير البلد |
| Artık insanları vurup, binaları havaya uçurmak istemiyorum. | Open Subtitles | أتعرف شيئاً، لا أريد أن أقتل الناس أو أفجر المباني بعد الآن |
| Bu yüzden Siyah Kaya'ya kadar gidip, kapağı havaya uçurmak için dinamitleri almadık mı? | Open Subtitles | هذا هو سبب ذهابنا للصخرة السوداء و سبب إحضارنا للديناميت و تفجيرنا للباب الأرضي |
| Dünyayı havaya uçurmak üzereydik profesör. | Open Subtitles | لقد كنا على وشك أن نفجر العالم |
| İçine saklanabilmemiz için kapıyı havaya uçurmak üzere ayrılmıştık. | Open Subtitles | لقد ذهبنا لتفجيره حتى يمكننا الاختباء بداخله، |
| 1999 yılında bir restoranı havaya uçurmak için, bugün kullanılan bombanın | Open Subtitles | نعرف بأنك صنعت قنبلة في عام 1999 فجرت مطعم بإستخدام |
| Planımız, General Hammond takviye göndermeden önce havaya uçurmak. | Open Subtitles | الخطه هى تفجيرها قبل ان يرسل الجنرال هاموند التعزيزات |
| Planının oraya gidip, malı havaya uçurmak olduğunu bana söylemedin, kuzen! | Open Subtitles | لم تخبرني بأن خطتك كانت الخروج ونسف البضاعة |