| Polis Maggie'yi ailesinin evini havaya uçurmaya çalışmaktan gözaltına almış. | Open Subtitles | ماغي، تم احتجازها من قِبل الشرطة لمحاولتها تفجير بيت والديها |
| Hapiste birlikteyken bana insanları havaya uçurmaya bayıldığını buna doyamadığını söyledi diyelim. | Open Subtitles | فلنقل انه عندما تزاملنا أخبرنى إنه يحب تفجير الناس هذا غير كافى |
| Pakistanlı bir Müslüman arabası bomba ile havaya uçurmaya çalıştı. | TED | كان هناك ذلك الرجل المسلم الباكستاني الذي حاول تفجير سيارة مفخخة. |
| İkimiz de içindeyken bu uçağı havaya uçurmaya niyetliysen bu şekilde bitmez. | Open Subtitles | إذا كنت تخطط لتفجير هذه الطائرة و نحن معا على متنها فهذا لن ينهي الأمر الملايين سيتحولون |
| - Bir çok insanı havaya uçurmaya yetecek nitelikte. | Open Subtitles | - بما فيه الكفاية لتفجير العديد من الناس |
| O adam, Katara ile beni hapsedip hepimizi havaya uçurmaya çalıştı. | Open Subtitles | هذا الرجل إحتجزني أنا و كتارا في السجن و حاول تفجيرنا |
| Ben silah doğrulttum. O beni havaya uçurmaya çalıştı. | Open Subtitles | وجهت مسدسأ إليه لقد حاول تفجيري |
| Pekâlâ. Hatırla, Klingonlar Atılgan'ı havaya uçurmaya çalıştığında, Kaptan Kirk der ki: | Open Subtitles | أتذكر عندما كان الـ كلينجونز على وشك تفجير الـ إنتربرايز ؟ |
| O gemiyi havaya uçurmaya çalışacağımızı biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أننا ذاهبون لنحاول تفجير السفينة |
| Biri Vincent'i arabasıyla birlikte havaya uçurmaya kalktı. | Open Subtitles | احدهم حاول تفجير سيارة فينسيت وهو بداخلها |
| Basit olan, kaybettiğimiz her saniyede vapurdaki insanların birbirlerini havaya uçurmaya bir adım daha yaklaşmaları. | Open Subtitles | ما هو سهل ؟ أنه كل ثانية لا نقضي عليه هؤلاء الناس على المعدية يقتربون من تفجير بعضهم |
| Sarayı havaya uçurmaya çalışırken yakaladık majesteleri | Open Subtitles | أمسكنا بهم وهم يحاولون تفجير القصر سعادتك |
| Herkes parayı çalıp, kuyuyu havaya uçurmaya çalıştığını ama onun yerine erken bir patlama olduğunu sanacak. | Open Subtitles | سيظن الجميع بأنه سرق المال محاولاَ نسف المكان والحفرة خلفه ولكن لكنه تفجير سابق لأوانه |
| Sanrıları onu bir hükûmet binasını havaya uçurmaya çalışması konusunda ikna etmiş. | Open Subtitles | كانت الاوهام قد اقنعته ليقوم بمحاولة تفجير المبنى الحكومى |
| Dün gece tüneli havaya uçurmaya çalışırken tutuklanmış. | Open Subtitles | ، ما الذي تعنيه؟ أعني أنه قد حُجز لمحاولته تفجير الأنفاق الليلة الماضية. |
| Bu bir gökdeleni havaya uçurmaya yetecek kadar demek. | Open Subtitles | تلك الكمية تكفي لتفجير ناطحة سحاب |
| Esirlerle birlikte, kendimizi havaya uçurmaya hazırız. | Open Subtitles | نحن متأهبين لتفجير أنفسنا مع الرهائن |
| Esirlerle birlikte, kendimizi havaya uçurmaya hazırız. | Open Subtitles | ونحن مستعدون لتفجير أنفسنا مع الرهائن |
| Haklıydın. Orayı havaya uçurmaya hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | كنت محقة انهم يخططون لتفجير المكان |
| Sizi gezdireyim, nasılsa kimse gemiyi durdurup havaya uçurmaya çalışmıyor. | Open Subtitles | سأريكم الأنحاء .. بما أنه لا يوجد احد يحاول إيقاف السفينة أو تفجيرنا |
| Ve o şerefsiz Panama'da bomba atıp bizi havaya uçurmaya çalışırken oradaydım. | Open Subtitles | وكنت هناك عندما كان ابن العاهرة "يحاول تفجيرنا في "بنما |
| - Amcan beni havaya uçurmaya çalıştı! | Open Subtitles | لقد حاول عمك تفجيري |