| Çünkü yıkamazsam makalemi Stephen Hawking'e vermeyecek. Kendisi ünlü bir fizikçidir. | Open Subtitles | لأنه إن لم أفعل ، لن يعطي بحثي لـــــ "ستيفن هاوكينج" |
| 1974 yılında Stephen Hawking bir kara deliğin gitgide kütlesini kaybetmesine yol açacak bir yol kuramlaştırdı. | TED | سنة 1974، افترض "ستيفن هاوكينج" عمليّةً قد تؤدّي بالثقب الأسود إلى خسارة كتلته تدريجيًّا. |
| Einstein bekleme. Ve sen de Stephen Hawking, öyle mi? | Open Subtitles | ـ لكن لا تتوقع أن يكون آينشتاين ـ وهل أنت ستيفين هاوكينغ إذاً ؟ |
| Aslında hayır, Stephen Hawking aslında Stephen Hawking... | Open Subtitles | بالواقع لا ستيفن هاوكينغ هو ستيفن هاوكينغ |
| Hawking ve Gary Gibbons tarafından yapılan hesaplamalar şunu gösterdi, eğer boş uzayda karanlık enerji varsa, tüm evren ışınım salıyor. | TED | حسابات مماثلة من هوكنج و جاري جيبونز أظهرت ، أنه لو كان لديك طاقة مظلمة في الفضاء الفارغ، فإن الكون كله يشع. |
| Stephen Hawking ve diğerleri ile birlikte bir süre bu teori üzerine çalıştım. | TED | الآن , انا عملت على النظرية لفترةٍ, مع ستيفن هوكنج و آخرين |
| Tom, yanımda Stephen Hawking var, hayatımda rastladığım matematiği benden daha iyi bilen ilk beyaz adam. | Open Subtitles | أقف " توك " هنا مع " ستيفن هوكينز " أول شخص أبيض قابلته يعرف بالرياضيات أكثر مني |
| Hawking'teki Nietzschean kolonisini yok ettiler. Ve Cumhuriyet ne yaptı? | Open Subtitles | لقد دمِّروا مستعمرة (النيتشنز) في هاوكينج) و ماذا فعل (الكومنولث)؟ |
| - Fizik doktora öğrencisi. - Evet. Bizim Stephen Hawking'imiz. | Open Subtitles | إنه طالب فيزيائي متخرج - ستيفين هاوكينج) الخاص بنا) - |
| Bu sabah gelen e-posta, Stephen Hawking'in ofisindendi. | Open Subtitles | الرسالة الإلكترونية التي وصلتني كانت من مكتب "ستيفن هاوكينج" |
| Kumsalda gezen Stephen Hawking misin? | Open Subtitles | انتظر، هل أنت "ستيفن هاوكينغ" على الشاطئ؟ |
| İlişkileri öldürme konusunda Stephen Hawking gibisin. | Open Subtitles | انت أشبه بـ ستيفن هاوكينغ بقتل العلاقات |
| Hawking'e göre, bu tüneller uzay zaman sürekliliğinin belli bölgelerine zıplayabilmek için kestirmeler sağlıyor olabilir. | Open Subtitles | - (ستيفج هاوكينغ). إذن، حسب (هاوكينغ)، الثقب الدودي قد يوفّر طريقا مختصرة للقفز بين موضعين متباعدين من محور "زمن-مكان" |
| Ee, Stephen Hawking'in açıklamalarından birisinin doğruluğu - demek istediğim söylediği doğru, ama vurgulanışında hata var. Söylediklerinde gerçek şu ki; bu özel bir fizik değil. Özel bir bölüm yok. mucizeler içermiyor. | TED | حسنا، الصحيح في ملاحظة ستيفن هوكنج.. أقصد، انه امر صحيح، ولكنه يميل الى الجانب الخاطيء. محق في جانب واحد العلاقة تتم دون الحاجة الى فيزياء خاصة. ليس هناك من تدبير خاص أو معجزة. |
| Stephen Hawking'in 1974'te MIT'de verdiği bir ders. | Open Subtitles | إنها محاضرة لستيفن هوكنج من معهد ماسوشستس في 1974 |
| Stephen Hawking, "Yapay zekâ insanların sonu olabilir" uyarısını yaptı. | TED | ستيفن هوكنج حذر من ذلك "الذكاء الاصطناعي يمكن ان يقضي على الجنس البشري". |
| Bay Hawking, bu karadeliğin keşfi sizin ve araştırmanız için ne anlam ifade ediyor? | Open Subtitles | سيد " هوكينز " ماذا يعني استكشاف البقعة السوداء بالنسبة لك ولأبحاثك ؟ |
| Bu vesileyle Profesör Hawking'le tanıştım ve hayalinin uzaya yolculuk etmek olduğunu söyledi. | TED | و قابلت بروفسور "هوكينج" و قال لي ان حلمه أن يذهب إلى الفضاء. |
| Üzgünüm, Stephen Hawking, annesi veya gelecekten kendisi aramadığı sürece telefon iletmememi söyledi. | Open Subtitles | -آسفة، لقد طلب أن احجب كل المكالمات مالم تكوني "ستيفن هاوكنز" أو أمه أو هو نفسه من المستقبل |
| Stephen Hawking falan gibi ses çıkartıyor. | Open Subtitles | . أنه يبدو مثل (ستيفين هوكنز) أو شيء ما |
| Stephen Hawking sanki konuşan saatle karşılaşmış gibi. | Open Subtitles | كأن ستيفن هكينج يقابل الساعة الناطقة |
| Ona Stephen Hawking'in araştırmacı gazetecilik yazısı yazmasının ne kadar sürdüğünü sandığını sordum. | Open Subtitles | سألته عن الوقت الذي ظنّ أنّه تطلّب ستيفين هاوكين لكتابة مقال تحقيقٍ صحفيّ. |
| Steven Hawking bunların saçmalık olduğunu söylüyor. Kendi kelimeleri. | Open Subtitles | ستيفن هوكن) يقول أنها لا قيمة لها) هذه هي كلمته |
| Stephan Hawking tarafından 1974 yılında keşfedilen bu hadise, kara deliklerin yavaş yavaş buharlaştığını göstermektedir. | TED | بعد أن اكتشفها ستيفين هوكنغ في 1974، تكشف هذه الظاهرة أن الثقوب السوداء تأخذ تدريجيًا في التبخُر. |
| O Cambridge'de bir zamanlar Newton'un bulunduğu ve şimdi Stephen Hawking'in bulunduğu görevdeydi. | TED | وقد كان يشغل منصبا كان نيوتن قد شغله في كامبردج، والذي قد شغله مؤخرا ستيفن هوكينغ. |