| Herkes biliyor ki, başka herkesten daha fazla hayır işleri için katkıda bulunuyorum, değil mi? | Open Subtitles | يعلم الجميع انني أساهم للأعمال الخيرية والمعوزين وأمور آخرى اكثر من أي شخص |
| Darlinglerin hayır işleri için verdiği onca milyonlarla işler nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إذا كل ملايين الـ دارلينغ تلك التي تحظى عليها للأعمال الخيرية ما حالها؟ |
| Bunu ona yaptığı hayır işleri için Ticaret Odası vermişti. | Open Subtitles | لقد حصلت عليها نظير العمل الخيري من الغرفة التجارية |
| Hem kendi vakfım da var, hayır işleri de yapıyorum. | Open Subtitles | -نعم بالإضافة إلى وجود دعمي،كل العمل الخيري الذي قمت به |
| Yani kızını yetiştiriyor, bir işi var ve hayır işleri yapıyor. | Open Subtitles | تربي طفلة إذاً، تنشئ استثماراً تقوم بأعمال خيرية |
| Kilisem burada hayır işleri yapıyordu, oradan hatırladım. | Open Subtitles | أنا أعرفه عندما كانت كنيستي تقوم بأعمال خيرية في هذا الحي |
| ...hayır işleri yapacağım. | Open Subtitles | -وأقوم بالعمل الخيري |
| Zaten büyük kısmını hayır işleri için bağışladım. | Open Subtitles | سأدع الجزء الاكبر من ملكيتي للأعمال الخيرية. |
| Kalan zamanında da çeşitli hayır işleri yapıyor. | Open Subtitles | وبقية وقتها وهبته للأعمال الخيرية المختلفة. |
| Ve iş dışında da parayı hayır işleri için kullanıyorum. | Open Subtitles | و خارج نطاق العمل أساهم بجزء كبير من المال للأعمال الخيرية |
| Hindistan'da yaptığım hayır işleri için verdiler. | Open Subtitles | إنها بسبب العمل الخيري الذي فعلته في (الهند) |
| Onunla hayır işleri yaparken tanıştım. | Open Subtitles | إلتقيت بها خلال العمل الخيري. |
| hayır işleri. | Open Subtitles | إنّه مِن أجل العمل الخيري |
| Port-au-Prince'te hayır işleri yapıyoruz. | Open Subtitles | (نقوم بأعمال خيرية في (بورت أو برنس |
| Alan, hayır işleri ile uğraşıyor. | Open Subtitles | آلن) يقوم بالعمل الخيري) |