| Kimsenin senin hayatını kurtardığını söylemediğini düşününce, mantıklı. | Open Subtitles | هذا صحيح، بالنظر إلى أنه لم يأتي أحدهم ليقول انه أنقذ حياتك |
| Lorne, yaratığın hayatını kurtardığını söylüyor. | Open Subtitles | لورن يقول أن هذا المخلوق أنقذ حياتك |
| O adam ve o küçük kızın hayatını kurtardığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أنك أنقذت حياة ذلك الرجل وتلك الفتاة الصغيرة |
| Bu hafta iki defa falan hayatını kurtardığını düşünürsek Dyson iyi adamlardan bence. | Open Subtitles | وبمشاهدة انه انقذ حياتك مرتان الاسبوع الماضي اقول ان (دايسون) من الاشخاص الصالحين |
| Bu sikkenin hayatını kurtardığını söylemişti. | Open Subtitles | وقد قال: ان هذه الرقاقة انقذت حياته |
| O iyi. Bir şeyi yok. Onun hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | إنها بخير، لا بأس عليها، قالت أنك أنقذت حياتها. |
| Doktorlar muhtemelen senin otel odasında yaptıklarının kızımın hayatını kurtardığını söylüyor. | Open Subtitles | الدكتور أخبرني بأنه الشئ الذي فعلته في غرفة الفندق ." من المحتمل أنه أنقذ حياة " سوزي |
| Bir gün tuzağa düşmüş haldeyken, hayatını kurtardığını söylüyor. Genç prens, arının ayaklarını kurtarıp, özgür bırakmış. | Open Subtitles | أنقذ حياتها مرة عندما وقعت في الأسر |
| Geçen gece Dre'nin senin hayatını kurtardığını duydum. | Open Subtitles | قد سمعت أن درى قد أنقذ حياتك فى ليلة ما |
| Lana, hayatını kurtardığını biliyorum, Ama niyetinin bu olduğunu sanmıyorum, | Open Subtitles | (لانا) أعرف أنه أنقذ حياتك ولكني لا أظن أن هذه كانت نيته |
| Bunun hayatını kurtardığını sanma. | Open Subtitles | لا تحسب أن هذا أنقذ حياتك |
| hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه أنقذ حياتك |
| Babalarının hayatını kurtardığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | و يظنون أنك أنقذت حياة أبوهم |
| Elena Klaus'un hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | (إيلينا) قالت أنّكَ أنقذت حياة (كلاوس) |
| Hayır, hayır, hayır. Linda bugün bir çocuğun hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | ليندا) قالت بأنك أنقذت حياة فتى اليوم) |
| Doktor hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | الطبيب قال انه انقذ حياتك |
| hayatını kurtardığını öğrenmeli. | Open Subtitles | عليه أن يعرف أنك انقذت حياته |
| Sağlık görevlileri hayatını kurtardığını söylediler. | Open Subtitles | أخبرني الممرضون أنك أنقذت حياتها |
| Gus'un hayatını kurtardığını unutma. | Open Subtitles | هو أنقذ حياة جوس، تعرف. |
| hayatını kurtardığını düşünüyor. | Open Subtitles | تظنه أنقذ حياتها |
| Gelecek hafta sınıftan ayrıldığımızda "Sınıfımızda eş cinsel olan ve kendi cinselliğinin pornografide temsil edildiğini görmenin hayatını kurtardığını söyleyen bir erkek çocuk olduğu için gerçekten sevindim." diye düşünebiliriz. | TED | ومن الممكن أن نغادر الفصل في الأسبوع القادم ونفكر أنا فعلًا ممتن لوجود هذا الطفل المثلي الذي قال أنّ رؤية رغباته الجنسية ممثلة في المواد الإباحية أنقذت حياته. |
| Tek elinle hayatını kurtardığını söyledi. | Open Subtitles | يقول أنكِ أنقذتى حياته. بيد واحدة. |