| Ben bir filozofum, ve bizim mesleki tehlikelerimizden biri insanların bize hayatın anlamını sormalarıdır. | TED | انا شخصيا فيلسوف ومن مخاطر مهنتي.. هي عندما أسأل عن معنى الحياة. |
| Ağaçlara çarptığımda hayatın anlamını çözdüm. - Neymiş? | Open Subtitles | ولحظة ارتطامي بأغصان الأشجار اكتشفت معنى الحياة |
| 64.000 dolar için eminim hayatın anlamını soruyorlardır. | Open Subtitles | مقابل 64 ألفاً، أتمنى أن يسألونك عن معنى الحياة |
| Bu gözlerde hayatın anlamını bulabiliyorum. | Open Subtitles | و أجد كل معنى للحياة بتلك العينين الحزينتين. |
| Varoş bir mahallede hayatın anlamını bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | على الطرف الآخر من الطريق محاولاً أن أجد معنى للحياة. |
| Bana hayatın anlamını söyledi ve bana bir kraker verdi. | Open Subtitles | أخبرني بمعنى الحياة و أعطاني كعكة |
| Doğarken kaybettiğimiz masumiyeti ve hayatın anlamını acının içinde buluruz. | Open Subtitles | لقد ذهبت الروح الآن إلى أبعد جانب وتتجلى في مجدها الخالد لأننا نجد معنى الحياة في الألم فقط |
| Ama bence hayatın anlamını bulmak için, bu soruya yanıt vermeliyiz. | Open Subtitles | ولكني أعتقد, أنه لإيجاد معنى الحياة :يجب أن نجيب على هذا السؤال |
| Savaş ve kaos yıllarında Hindistan'da insanlar hayatın anlamını aramaya ve bu konu hakkında soru sormaya başladılar. | Open Subtitles | في الهند، جعل وقت مماثل من الحرب والاضطرب الناس تتساءل و تتدبّر معنى الحياة |
| hayatın anlamını düşünmeliydi. | Open Subtitles | فعليه الارتكان إلى التأمّل في معنى الحياة |
| Biz de tam düşünmeye geçip, gerçeği ve hayatın anlamını bulacaktık. | Open Subtitles | نحن على وشك التأمّل وإيجاد الحقيقة و معنى الحياة لا تبدأ من جديد |
| 8000 metreye çıktığınızda ise hayatın anlamını çözeceğinizi sanırsınız. | Open Subtitles | إذا صعدتِ إلى 8000 متر، سيكونُ عليكِ اكتشاف معنى الحياة. |
| hayatın anlamını sonra sorgularsın ama şu an yapacak işimiz var. | Open Subtitles | يمكنك أن تفكر في معنى الحياة لاحقاً ولكن الآن, لدينا بعض الهراء لكي نفعله. |
| Bence hayatlarımızda anlam arıyorsak, hayatın anlamını arıyorsak, kelimelerin bununla ilgisi olduğunu düşünüyorum. | TED | وأعتقدُ أنه عندما نبحثُ عن معنى في حياتنا، ونبحثُ عن معنى الحياة -- أعتقدُ أن لدى الكلمات علاقة بهذا. |
| "hayatın anlamını tek başımıza bulamayız. | Open Subtitles | نحن لا نجد معنى الحياة بأنفسنا و لوحدنا |
| Yakında hayatın anlamını soracaksın sanırım. | Open Subtitles | قريباً ستسألنى عن معنى الحياة |
| hayatın anlamını asla bulamayacak. | Open Subtitles | ولم يجد معنى الحياة حقاً |
| İnsanlar hayatın anlamını aradıklarını düşünüyorlar ama aslında iyi bir hayat deneyimi yaşama peşindeler. | Open Subtitles | الجميع يظن بأنه يبحث عن معنى للحياة لكن ما يبحثون عنه هو تجربة الحياة |
| çok güzel.müzik hayatın anlamını veriyor. | Open Subtitles | جيد جدا الموسيقى تعطي معنى للحياة |
| hayatın anlamını bir kitapta bulabileceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | تُظنينَ بإنكِ ستجدي معنى للحياة في كتاب |
| Senin gibi, kafası hayatın anlamını aramakla meşgul. | Open Subtitles | مثلك، كان مشغولا بمعنى الحياة. |
| - hayatın anlamını öğrenmeliyim. | Open Subtitles | أنا أريد أن أفهم ما معني الحياة |