| Hayat boyu cezalıyım ama bir gün daha gizlice çıksam ne olur ki? | Open Subtitles | نعم، أنا مُعاقب لمدى الحياة. لكن ماذا سيفعلون إضافة يوم آخر من التسلل؟ |
| Bir yandan da, Aku tarafından kaçınılmaz alıkonulmak ve Hayat boyu kölelik. | Open Subtitles | ومن ناحية أخرى، الأسر من قبل أكو و عبودية لمدى الحياة |
| O halde, seni Canavar Adası'nda Hayat boyu dehşete mahkum ediyorum. | Open Subtitles | في هذه الحالة، أعلن عقوبتك رعب مدى الحياة في جزيرة الوحوش |
| Uygun bakım, dikkatli tasarım ile bambudan inşa edilen yapı Hayat boyu kalabiliyor. | TED | عالجه جيدا، صممه بحذر، و بناء الخيزران يمكن أن يصمد مدى الحياة. |
| Bisiklete nasıl binildiğini topa nasıl vurulacağını öğrendiğinde, bu Hayat boyu kalır. | Open Subtitles | عندما تعلمت كيف تقود دراجه, كيف تركل الكره, هذا يستمر طوال حياتك |
| Eğer bana dokunursan, Hayat boyu hapsi boylarsın. | Open Subtitles | إن لمستنى فستعود للسجن ثانية مدى الحياه |
| Bir anlık saflığım, Hayat boyu senin yalanlarını dinlemeye değer miydi? | Open Subtitles | هل تعني أن ذرةً من طهارتي تستحق حياة من أكاذيبك؟ |
| Buz pateni severler altın madalyalı Michaels ve MacElroy'u acaip bir şekilde gelişen olaylar sonucu yarışmalardan Hayat boyu men edilmeleriyle hatırlayacaklardır. | Open Subtitles | المعجبون يذكرون مايكلز وماكلوري كأبطال ذهب في حادث تافه تم طردهم لمدى الحياة |
| Ben sadece, birkaç ay sonra bozulacak bir şeyin, reklamını yaparken, Hayat boyu garanti vermelerini anlamıyorum. | Open Subtitles | أظن أنه لا يجب أن يعلنوا عن منتج بضمان لمدى الحياة ثم يتعطل بعد أربعة شهور |
| Sorun şu ki Hayat boyu emekli maaşı ödenmeyecek. | Open Subtitles | المشكلة مع هذا المعاش التقاعدي لن يستمر لمدى الحياة |
| Hayat boyu yetecek kadar kandırıldım. | Open Subtitles | لقد كان لدي الازدواجيه بما يكفي لمدى الحياة. |
| Toplum olarak desteklenen Hayat boyu toplumsal katılımla olabilir. | TED | الأمر يدور حول مشاركة مدنية مدى الحياة واشراك الجمهور الشيء الذي يجب أن ندعمه كمجتمعات. |
| Hafif derece uyuşturucu suçlularını alıp Hayat boyu toplumdan uzaklaştırıyoruz. | TED | نأخذ مجرمي المخدرات من المستوى المنخفض، ونسجنهم مدى الحياة. |
| Muhtemelen bu örnek Juana'nın Hayat boyu kendine güvenmesine ilham verdi. | TED | ربما هذه كانت سابقة ألهمت ثقة خوانا مدى الحياة. |
| Bunu yaptığına memnunum,çünkü seni dava edeceğim Hayat boyu bana borçlu olacaksın. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنك فعلت ذلك لانني سأرفع قضية عليك مقابل كثير من الأموال وستكون مدينا لي طوال حياتك |
| Hayat boyu bir işkence seni bu hale getirir. | Open Subtitles | فتعرّضك للتعذيب طوال حياتك يحوّلك لوحش مثل ذلك |
| Hayat boyu sigara içince bazı şeyleri fark ediyorsun. | Open Subtitles | هناك امور معينة تلاحظينها عندما تكونين مدخنة طوال حياتك |
| Bu arada, sözlerime Hayat boyu kelimesini ekle. | Open Subtitles | و يضيف الى مدته سجن مدى الحياه |
| Rahatlatıcı, filazof ve Hayat boyu arkadaş | Open Subtitles | مسلي ، فيلسوف ، ورفيق مدى الحياه |
| Tabiki, Hayat boyu sorumluluk kolay değildir. | Open Subtitles | بالطبع، حياة من المسئولية ليست سهلة دائماً |
| Bush'un babası ve dedesi Hayat boyu politikada olmuşlardır. | Open Subtitles | والد بوش وجده عملوا في السياسة طوال حياته المرفهة |
| İki ay, iki yıl, bir Hayat boyu harcayabilirsin. Hepsi bir. | Open Subtitles | وقد تستغرق 6 أشهر عامين طوال الحياة كله متشبه |
| Büyük bir ihtimalle seçimleri kaybedecek ve Hayat boyu lekelenmiş olarak kalacak. | Open Subtitles | هو سيخْسرُ الإنتخابات بالتأكيد سَيُواجهُ العار مدي الحياة |
| Ve kesinlikle Hayat boyu 31 çekecek malzeme bana tamam mı? | Open Subtitles | مبيعات محدودة و من أجل الحياة لديه الكثير من الطموح , يا شريك. |
| Hayat boyu süren stresten sonra, bu tek biyolojik değişim 50 yaşında stres sebepli kalp krizi geçirmeniz ile 90larınıza kadar sağlıklı yaşamanız arasındaki fark olabilir. | TED | خلال حياة مليئة بالتجارب الموترة، فإن هذا التغيير البيولوجي الوحيد قد يكون مفترق طرق بين التعرض لنوبة قلبية في سن 50 بسبب الضغط والعيش بصحة جيدة حتى سن 90. |