| O becerikli bir adamdır. hayatta kalmış olma ihtimali çok yüksek. | Open Subtitles | إنه رجل واسع الحيلة، يمكن أن يكون قد نجا بطريقة ما. |
| Yunanistan'ın en güçlü tanrısı eski dostları sayesinde hayatta kalmış, kendisine komplo kuranları hızlı bir şekilde cezalandırmıştır, fakat öfkesi henüz dinmemiştir. | Open Subtitles | نجا أعظم آلهة اليونان من محاولة الانقلاب وطبق عدالته سريعا على المتآمرين ولكنه لم ينته بعد |
| Bana inanır mısın bilmem ama köyümden hükümet kurşunları sonrası hayatta kalmış bir tek ben vardım. | Open Subtitles | أنالاأعرفماإذاكنتسوفتصدقنيأولا و لكنني الوحيدة من القرية التي نجت من رصاصة الحكومة |
| Bugün üç ders paylaşmak istiyorum, su fakiri ülkelerden ve su krizine rağmen hayatta kalmış, hatta başarılı olmuş insanlardan çıkarılacak üç ders. | TED | أتمنى أن أشارككم ثلاثة دروس اليوم، ثلاثة دروس من بلدان فقيرة بالمياه وكيف أنهم نجوا وحتى ازدهروا على الرغم من أزمتهم. |
| Ama birkaçı aslında sahiden DNA parçaları barındırıyor. Binlerce, hatta milyonlarca yıl hayatta kalmış parçalar. | TED | ولكن القليل منهم حقيقةً يحوي على أجزاء من الحمض النووي الذي نجى لآلاف، بل حتى لملايين السنين. |
| Sadece o hayatta kalmış. | Open Subtitles | الوحيد الذي نجي |
| Bazıları hayatta kalmış. İnsanları avlıyorlar. | Open Subtitles | حسنًا, كلا, لقد نجا بعضهم وقد كانوا يصطادون البشر |
| 45'de Müttefik bombardımanın da hayatta kalmış. | Open Subtitles | إنه ألماني الصُنع ، قبل الحرب نجا من تفجيرات الحُلفاء في عام 1945 |
| Nasıl olduysa, sakat bir çocuk kimsenin duramadığı Duvar'ın ötesinde yıllarca hayatta kalmış. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى، صبي مشلول نجا لسنوات خارج الجدار عندما لا يمكن لأحد آخر. |
| Babam hayatta kalmış, biz de kalacağız. | Open Subtitles | والدي نجا منه رغم ذلك من قبل وسننجو نحن |
| - Kızlarınızdan biri hayatta kalmış. | Open Subtitles | أنا أفهم أن واحدة من بناتك قد نجت. هذا صحيح. |
| Akıllı kızdır o, bizden önce uzun süre kendi başına hayatta kalmış. | Open Subtitles | لقد نجت بالإعتماد على نفسها لوقت طويل قبل الآن. |
| Bir şekilde hayatta kalmış ve buraya kadar sürünerek gelmiş. | Open Subtitles | بطريقة ما ، يبدو انها نجت وزحفت طوال طريقها عائدةً إلى هنا |
| Bu herifler hayatta kalmış. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال نجوا |
| Amy Ellison. Sadece o ve oğlu hayatta kalmış. | Open Subtitles | امى اليسون)، هى و ابنها هم ) فقط من نجوا |
| Düştüğünü gördüm. hayatta kalmış olamaz. | Open Subtitles | لقد رأيته يسقط أرضاً، يستحيلُ أن يكونَ قد نجى. |
| Boston sokaklarında ölmek için Fallujah'ta hayatta kalmış. | Open Subtitles | " نجى في " الفلوجة " ليموت في شوارع " بوسطن |
| Tuzak sırasında hayatta kalmış. | Open Subtitles | لقد نجي (تيلك) من الكمين، |
| Yaralardaki artmış serotonin miktarı bağımsız histaminlerden daha yüksek, yani derisi yüzüldükten sonra yaklaşık 15 dakika hayatta kalmış. | Open Subtitles | تفوقبكثيرنسبة(الهستامين)،ولذا ... لقد ظلت حية لما يقرب من 15 دقيقة عقب سلخها راسب المسحوق على عنق زجاجةالمشروبالغازي... |
| Yüzünün sol tarafı parçalanmış haldeyken bir günden fazla hayatta kalmış. | Open Subtitles | ظل حيا لأكثر من يوم بعد الهجوم والجزء الايسر من وجهه يتدلى في اجزاء |
| Ben Cennetin Perdesi'nin yaşayan bilinen tek hayatta kalmış üyesiyim. | Open Subtitles | أنا هي.. الناجية الوحيدة المعروفة في حادثة (هافينز فايل) |