| Çünkü, gerçek orada yazıyor, eğer sözcüklerin ardına bakarsan. Beyaz adamın söylediği her şeyi alıp, aleyhine kullanmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تأخذ كل ما يقوله الرجل الأبيض و تستخدمه ضده |
| Beyaz adamın söylediği her şeyi alıp, aleyhine kullanmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تأخذ كل ما يقوله الرجل الأبيض و تستخدمه ضده |
| Satmak zorunda olduğum her şeyi alıp gittiler. | Open Subtitles | أخذوا كل شيء كنت مضطرا ان ابيع وسعيت وراء هذا |
| Sanki böyle yararlı olan her şeyi alıp şeker, meyveli kokteyl ve tebeşirle karıştırıp bu mucizevi küçük haplara dönüştürüvermişler. | Open Subtitles | كما لو أنهم أخذوا كل شيء جيد من سكر و عصير فواكه وطباشير وحوّلوه |
| Sizin henüz çalıp yakamadığınız diğer her şeyi alıp kaçtılar. | Open Subtitles | ! لقد هربوا أخذوا كل شيء لم تحرقونه أو تسرقونه |
| her şeyi alıp götürmüşler. | Open Subtitles | لقد أخذوا كل شيء |