| Doğruyu yapmaları için her fırsatı verdiniz senatör. | Open Subtitles | لقد أعطيتى لهم كل الفرص ليفعلوا الشىء الصحيح, سيناتور |
| Ona her fırsatı verdik. Karşılığı nasıl bu olur? | Open Subtitles | لقد اعطينا اياه كل الفرص المتاحة و كيف ترد علينا؟ |
| Sana gerçeği söylemen için her fırsatı verdim, ama sen kaçtın. | Open Subtitles | لقد منحتك كل الفرص لإخباري بالحقيقة ولكنك تملصت منها |
| Bu volkanik arazide hayatta kalmak her fırsatı değerlendirmeye bağlı. | Open Subtitles | البقاء يعتمد على الإستيلاء على كلّ فرصة في هذه الأرض البركانية المقفرّة |
| Tek yaptığın bu adadan kurtulmak için elimize geçen her fırsatı mahvetmekti. | Open Subtitles | كلّ ما فعلتَه قط هو إفساد كلّ فرصة أمامنا للخروج من هذه الجزيرة |
| Teslim olması için ona her fırsatı verdim. | Open Subtitles | جيبز : لقد اعطيته كل الفرص المدير : |
| Çalışmanı bizim standartlarımıza çıkarman için sana her fırsatı tanıdım ama beni yüzüstü bıraktın. | Open Subtitles | لقدْ أعطيتكَ كل الفرص لتعمل طبقاً لمعاييرنا... و لكنّكَ خذلتني |
| Ona her fırsatı verdim. | Open Subtitles | لقد اعطيته كل الفرص |
| Krallar her fırsatı değerlendirir. | Open Subtitles | الملوك يمتلكون كل الفرص |
| Senin ise tek yaptığın bu adadan kurtulmamız için elimize geçen her fırsatı yok etmekti. | Open Subtitles | كلّ ما فعلتَه قط هو إفساد كلّ فرصة أمامنا للخروج من هذه الجزيرة |
| Bana doğruyu söylemen için sana her fırsatı verdim. | Open Subtitles | منحتُكِ كلّ فرصة لتقولي الحقّ. |
| Yakaladığımız her fırsatı değerlendirirdik. Etrafa bir bak, Edison. | Open Subtitles | كنا نسرق كلّ فرصة متاحة. |