| Ayın 25'inde sizlere burayı göstermek... ve herkesle tanıştırmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني الانتظار حتى تاريخ 25 لأريكمكلشيءهنا .. وأعرفكم على الجميع |
| Emin olmak için herkesle görüşmemiz ve onlara promisin testi yapmamız lazım. | Open Subtitles | و مع ذلك فاننا نريد الجميع ليخضعوا الى فحص البروميسن فقط للتأكد |
| Mark, Florida'dan geliyor ve herkesle tanışmasını istiyorum ve önceden plan yaptım. | Open Subtitles | أن مارك قادم من فلوريدا وأريده ان يقابل الجميع لذلك خططت للأمر |
| Bu arada, seni annelik onurunla gören herkesle temasa geçmen gerek. | Open Subtitles | في تلك الأثناء , عليكِ الاتصال بالجميع الذين شهدوا عظمتكِ كأم |
| Konuşabildiği herkesle konuştu. | TED | قامت بالتحدث إلى كل شخص استطاعت التحدث إليه. |
| herkesle konuşuyorum danışman olarak ama aynı zamanda neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أتحدث مع الجميع, لتوفير النصائح. ولكن أيضاَ لأعرف ماذا حدث بالظبط. |
| Onu kırdığım için çok özür dilerim... ama o şehirdeki herkesle yiyişiyor! | Open Subtitles | لذا أنا آسف لأنني حطمت هرائها ولكنها تتجول في المدينة تضاجع الجميع |
| Sınıftaki herkesle güreştim hatta erkeklerle bile güreşip hepsini yendim. | Open Subtitles | تصارعتُ مع الجميع في صفّي من ضمنهم كل اﻷولاد وربحت. |
| Bu Robbie, ve bu onun ilk seçim günüydü, ve bunu herkesle paylaşmak istedi ve öyle de yaptı. | TED | هذا هو .. روب .. انه تصويته الاول .. وكان يريد ان يشارك هذا الامر مع الجميع |
| Tabi ki her an herkesle iletişim içinde değiliz, ama istediğimiz her an istediğimiz kişiye bağlanabiliyoruz. | TED | وهو لا يعني اننا متصلون مع الجميع .. بل انه يعني اننا نستطيع ان نتصل مع من نريد في اي وقت نريد |
| Bu ışıkta sizle ve herkesle zaman geçirmek istiyorum. | TED | اردت ان اسكن في ذلك الضوء معكم ومع الجميع |
| herkesle arkadaş olarak, ve bir lider olarak. | TED | بتكوين صداقات مع الجميع وعن طريق كونها ذات مهارات قيادية |
| Bu mesajı TED'deki herkesle tekrar paylaşabilme fırsatını bulduğum için minnettarım. | TED | لذا حقا أنا شاكرة لهذه الفرصة لمشاركة هذه الرسالة مرة أخرى، مع الجميع في تيد. |
| Ve diyelim ki gelecekte bir noktada biliyorsunuz ki ne olursa olsun, herkesle aynı temele gelire sahip olacaksınız. | TED | ومع ذلك، لنفترض أنك تعلم أنه في مرحلة ما من المستقبل، ومهما حدث، ستحصل على نفس الدخل الأساسي الذي سيحصل عليه الجميع. |
| içeri girdi. Halka mal olmuş haliyle, güzellik, zeka ve herkesle selamlaşıp hoşbeş ettikten sonra tekrar odasına çekildi ve onu bir daha görenimiz olmadı. | TED | تلك شخصيتها العامة، الجميلة، الذكية، و دارت بين الضيوف، و تحدثت مع الجميع ثم عادت إلى غرفتها و لم نراها بعد ذلك أبداً. |
| herkesle tanıştırmak için Emma'yı bugün Ralph Lauren'e götürüyoruz. | Open Subtitles | سنصطحب إيما عند رالف لورن اليوم لنعرّفها بالجميع. |
| herkesle ne demek istedi? | Open Subtitles | من قصد بالجميع ؟ هذا كل ما قاله ، ولم نستطع استخلاص المزيد منه |
| Bir şey var, dünyanın her yerinde tanıştığımız herkesle ilgili bildiğimiz, mesala sokakta tanıştığımız, işte her ne yapıyorlarsa ve her neye katlanıyorlarsa, ana nedeni bu, | TED | هناك أمر ما نعلمه عن كل شخص نلتقيه حول العالم، في الشارع، وهو الأمر الأكثر شيوعا من بين جميع الأمور التي يقومون بها والتي يتطرقون إليها، |
| Uluslararası Kızıl Haç Komitesi herkesle konuşuyor ve tarafsız olduğu için konuşuyor. | TED | اللجنة الدولية للصليب الاحمر , اي سي ار سي تتحدث للجميع وتفعل ذلك لانها محايدة |
| İtalyanlarla sağlam bir savaş olacak, hatta herkesle savaş... | Open Subtitles | نحن سيكون عندنا حرب رئيسية مع الإيطاليين،مع كلّ شخص. |
| O zaman bu dosyalarda herkesle ilgili kişisel bilgiler de saklıyordur. | Open Subtitles | من المرجح أنه يحتفظ بكل المعلومات الخاصة لكل شخص في هذه الملفات |
| Hakkımda iyi düşünmeyen herkesle ahbaplığımı bitirseydim adres defterim şimdiye boş olurdu. | Open Subtitles | لو لم يعد كل من إنتقدني صديقي سيكون دفتر عناوين أصدقائي فارغاً |
| Başka bir ofis partisini daha kaldıramam artık. Buradaki herkesle yattım nerdeyse. | Open Subtitles | لا يمكنني إقامة حفلة للمكتب بعد الآن فقد ضاجعت جميع من هنا |
| Birşeyler öğrenebileceği herkesle beraber oldu... ve bana nasıl harika bir askeri lider olunacağını öğretti. | Open Subtitles | لقد اتصلت مع اي شخص يمكن ان تتعلم منه لقد علمتني كل شيء لاكون قائدا عظيما |
| Benim için önemli olan herkesle vedalaştım. | Open Subtitles | و، حسناً ، لقد قلت وداعا لجميع من يهمني. |
| Hadi herkesle beraber kutlayalım. | Open Subtitles | دعنا نَذْهبُ نَحتفلُ بهم مَع كُلّ شخصِ. |
| Onunla ve Johnson'ın takımındaki herkesle konuşmam gerekiyor. Sorun olmaz. | Open Subtitles | أريد التحدث معه كما أريد التحدث مع جميع أعضاء الفرقة |
| Bu kentte herkesle basa çıkarım. | Open Subtitles | أعتقد أنني ما زلت أستطيع أن أتضارب مع أي رجل في هذه البلدة |
| Ancak, görünüşe göre, hadım olmuşlar dışında herkesle yatabilecek biri. | Open Subtitles | ولكن يبدوا أنها تمارس الجنس مع أي شخص غير مخصي |
| Herkes de mi salak? Sen herkesle münakaşa ediyorsun! | Open Subtitles | يمكن أن يكونوا كلهم حمقى أنت تتجادل مع الكل |