| Beni en çok heyecanlandıran ise av kısmı. Tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | ـ ما يحمسني هو السعي ـ يمكنني تخيل هذا |
| Beni heyecanlandıran biriyle birlikte olmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اكون مع شخص يحمسني |
| Ama onu heyecanlandıran ıstıraptır. | Open Subtitles | لكن ما يثيره هو الألم |
| Onu heyecanlandıran buydu. | Open Subtitles | هذا ما كان يثيره |
| Seni heyecanlandıran biriyle tanışana kadar beklemelisin. | Open Subtitles | عليك أن تنتظر حتى تقابل واحدة يُثيرك |
| Geri kalan günlerimi tutku duyduğum biriyle geçirmem lazım beni heyecanlandıran biriyle. | Open Subtitles | أريد تمضية بقيّة حياتي مع أحد يحمّسني، أحد يُمتعني |
| Ne eğitimi ne de aile geçmişi iyi olmasına rağmen beni heyecanlandıran bir kadının gelip de gururumu incitmesi diyeyim mi? | Open Subtitles | هل يجب ان اصف الوضع الآن ، حيثُ أنَ أمراه تثيرني وهي لا تملك مستوي تعليم جيد ولا خلفية عائلية جيدة تجرح كرامتي |
| Beni heyecanlandıran ne biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم ما الذي يحمسني أيضا؟ |
| "Anlık olayın gücü." Beni heyecanlandıran şey budur. | Open Subtitles | قوة اللحظة، هذا هو ما يحمسني |
| Asıl beni heyecanlandıran takımdır... | Open Subtitles | "والفريق الذي يُمتعني |
| Beni asıl heyecanlandıran ikinci kısım. | Open Subtitles | إنها المرحلة الثانية التي سوف تثيرني |
| Beni hala heyecanlandıran bir fikir söyleyeyim: | Open Subtitles | أنا يجب أن أقول الفكرة مازالت تثيرني |