| Bir bizonun bronzdan heykeliyle çiftleşmeye çalışan bir Kanada geyiği. | TED | موظ يحاول التّزاوج مع تمثال نحاسيّ لثور أمريكيّ. |
| Buz heykeliyle ilgili birşey söylemedin. | Open Subtitles | أنتِ لم تذكري شيء بشأن تمثال الثلج. |
| Buz heykeliyle ilgili birşey söylemedin. | Open Subtitles | أنتِ لم تذكري شيء بشأن تمثال الثلج. |
| Aziz Francis'in heykeliyle kafama vurabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكَ وضعي بقرب تمثال "سانت فرانسيس" وصفعي |
| Ben arkadan gelip bir bahçe heykeliyle hakladım onu. Boynu kırıldı ve öldü. | Open Subtitles | وتدخّلت وضربته بتمثال حديقة ودقّ عنقه ومات من ثمّ. |
| - Dulun oğlu heykeliyle aynı pozisyon mu? | Open Subtitles | -في نفس موقف تمثال ابن الأرملة؟ |
| Dün onu yeşim taşından bir Guanyin heykeliyle birlikte ziyaret ettim. | Open Subtitles | لذا قمتُ بزيارتها أمس... سويّة مع تمثال حجر اليشب "جوانيون...". |
| Çitlerden atladım ve heykel galerisinde Chewbacca heykeliyle öpüşürken yakaladılar beni. | Open Subtitles | قفزت من فوق السور و أمسكوا بي في معرض المنحوتات (أقبل تمثال (تشوباكا |
| Muhtemelen kafayı çekti, sokakta satılan fıstıklardan çok yedi ve Central Park'taki Balto heykeliyle Trump kelimesinin anlamını tartışıyor. | Open Subtitles | ربما قد ثمل وأكل العديد من الفستق ويناقش مسألة (ترامب) مع تمثال (بالتو) في حديقة (سنترال بارك) |
| Gandi'nin heykeliyle konuşuyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث مع ( تمثال ( غاندي |
| Thurgood Marshallın heykeliyle çakışmaya çalışan kız. | Open Subtitles | الفتاة التي عبثت بتمثال ثورغوود مارشال |