| Böylelikle heykellere bulaşan kanı ve yüzündeki o dehşet ifadesini açıklamış olabiliriz. | Open Subtitles | مما يفسر لماذا وجدنا الدم على التماثيل ونظرة وجه ذلك الرجل الخائف لم يكن يعلم ماذا كان يرى |
| Onlar da bunun gibi heykellere not bırakırlardı. | Open Subtitles | لذا فإنها ترك تلاحظ في التماثيل مثل هذا. |
| heykellere zarar vermeyi göze alamazlar. | Open Subtitles | حتى أناس كهولاء لن يخاطروا بتدمير هذه التماثيل |
| Bu yüzden ve başka sebeplerle de heykellere ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. | TED | ولهذا السبب، وأسباب اخرى، لا أعتقد أننا بحاجة إلى تماثيل. |
| - Buzdan heykellere ne dersin? | Open Subtitles | أوه، ماذا عن النحت على الجليد؟ |
| heykellere kanat takıp arkalarından fotoğraflarını çekiyorum. | Open Subtitles | أضع أجنحة على التماثيل وبعدها أصورها من الخلف |
| Tanrım, heykellere bak! | Open Subtitles | .يا إلهي , أنظر إلى هذهِ التماثيل |
| Bronz heykellere üzüldüm. | Open Subtitles | متأسف بشأن التماثيل |
| Anne, şu heykellere bak. - Evet. | Open Subtitles | أمي , أنظري لهذه التماثيل |
| Bayım, heykellere dokunmak yasak. | Open Subtitles | سيدى، مس التماثيل ممنوع. |
| Bu heykellere. | Open Subtitles | التماثيل .. |
| Baksana. Küçükken kiliseye gitmeyi çok severdim. Mozaik camlara ve heykellere bayılırdım. | Open Subtitles | حين كنت في صغري كنت أحبّ الذهاب للكنيسة بسبب زجاج نوافذها الملوّن و تماثيل السيّدة العذراء و يسوع. |
| Hareket etselerdi, hepsi altından heykellere dönüşeceklerdi. | Open Subtitles | لَو تحرّكوا، لأصبحوا جميعاً تماثيل. |
| Ayrıca Paris'e özgü olan heykellere olan tutkusuyla. | Open Subtitles | وعاطفتها نحو النحت الباريسي |