"hiç bir zaman" - Translation from Turkish to Arabic

    • أبدا
        
    • أبداً
        
    • أبدًا
        
    • أبدآ
        
    • مطلقا
        
    • مطلقاً
        
    Bu çocuklardan hiç bir zaman korkman gerekmez, hem de hiç. Open Subtitles لن يتوجب عليك أبدا أن تخاف من هؤلاء الاطفال بعد الان
    hiç bir zaman bu konular üzerinde babamla bile konuşmadım. Open Subtitles انني لم أتحدث أبدا عن هذه الأشياء حتى مع أبي.
    Onun için ne anlama geldiğini hiç bir zaman dile getiremiyordu. Open Subtitles ذلك الذي لم يجرؤ أبداً أن يخبرك كم أنتِ تعنين له
    Bunu hiç bir zaman kabul etmezler, efendim. Bunu anlamayacaklardır. Open Subtitles لكنهم لن يقبلوا هذا أبداً سيدي إنهم لن يتفهموا ذلك
    Birlikte olduğumuz zamanları hatırlıyorum da, bana hiç bir zaman evlenmeyeceğini söylemişti. Open Subtitles .. أتذكّر عندما كُنّا معًا، أنّها قالت أنّها لا تريد الزواج أبدًا
    Veriler ile güzel bir tasarım mükemmel hale getirebilir ama hiç bir zaman kötü bir tasarım iyi bir tasarıma dönüştürülemez. TED تستطيع البيانات أن تساعدكم لجعل تصميم جيد عظيمًا، لكنها لن تجعل أبدًا تصميما سيء جيدًا.
    ama o hiç bir zaman piyango bileti almadı." Open Subtitles لكنه لم يشتري أبدآ تذكره يانصيب
    Bilmiyorum, Maurice. Benim saçlarım hiç bir zaman kızıl olmadı. Open Subtitles انا لا اعرف ماوريس انا لم يكن لدى شعر احمر مطلقا
    Ona hiç el kaldırmadı ve hiç bir zaman küvette ölmedi. Open Subtitles هو لم يضع يده عليها مطلقاً ولم يُغني عليه في حوض الحمام
    Defalarca belirttiğim gibi, ölüm hiç bir zaman benim niyetim olmadı. Open Subtitles كما سبق ، واعتبرتها تعرف أن الموت لم يكن أبدا نيتي
    Arkadaşlar, bu hiç bir zaman gerçekleşmemişti, hapishanedeki herkesin çalışması. TED أصدقائي ، هذا لم يحدث من قبل أبدا ، حيث الجميع يدرس في السجن.
    hiç bir zaman, asla bu konuda konuşmamışken neden şimdi konuşmayı tercih ettim? Bu kitaplardan bazılarını bilenleriniz TED لماذا اخترت، بعد عدم التحدث أبدا عن هذا، إلى التحدث عليه الآن؟ حسنا، هؤلاء الذين يعرفون منكم بعض هذه الكتب
    Malzeme bolluğu hiç bir zaman hissedilen kıtlığı ortadan kaldırmaz. TED لم تقضي الوفرة المادية أبدا على نقص الإدراك.
    Bildiğimiz şu ki, eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz, hiç bir zaman orijinal birşey bulamazsınız. Eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz. TED ما نعلمه هو، إذا لم تكن مستعدا لتكون مخطئا، فلن تنتج أبدا شيئا مبتكرا. إذا لم تكن مستعدا لتكون مخطئا.
    Muhtemelen. Ama babam bana oraya hiç bir zaman girme dedi. Open Subtitles أجل، لكن والدى امرنا أن لاندخل أبداً مهما حدث إلى مكتبه
    Kimse kızınızı benden daha fazla sevmeyecek. hiç bir zaman. Open Subtitles لا أحد سيحب ابنتك على الإطلاق أكثر مني ، أبداً
    Kötülük hiç bir zaman ölmediği için onlar da ölmez. Open Subtitles وبما أن الشر لا يموت أبداً فإنهم لن يموتوا كذالك
    Emin olabileceğimiz bir şey var ki, o da hiç bir zaman aramayı bırakmayacağımızdır. TED ما يمكننا أن نكون متأكدين إلى حد معقول منه هو أننا لن نتوقف أبدًا عن البحث.
    Doktorlar ailesine çocuklarının hiç bir zaman iletişim kuramayacağını ve sosyal anlamda ilişikiye giremeyeceğini ve hiç bir zaman fazla konuşamayacağını söylemişlerdi. TED وأخبر الأطباء والديه بأنه لن يستطيع أبدًا التواصل أو التفاعل اجتماعيًا ومن المحتمل أيضًا أن تكون لغته ضحلة.
    Takviye ilaçlar alıp formda kalmayı severim, ama neler olduğunu kanıt yönünden hiç bir zaman anlayamam. TED أحب أن أتناول المكمّلات الغذائية وأن أبقى في صحّة جيّدة، ولكن لا أستطيع أبدًا فهم ما يحدث فيم يخصّ المُسَلَّمَات.
    Sen hiç bir zaman Kral olamayacaksın. Open Subtitles لن تصبح أبدآ ملك يا إبن أخي
    Hayır biz hiç bir zaman arkadaşlarımzın sırtından bir yer gelmeyi konuşmadık. Open Subtitles لم نتحدث مطلقا عن تخطي رفاقنا لكي نصل الي مرادنا
    Dedikoduları biliyorum. hiç bir zaman doğrulanmadılar. Bir teki bile. Open Subtitles أعرف بشأن الشائعات، لم تقدم أية إثبات مطلقاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more