| Doğu Ekspresi'nin Calais vagonunda bu gece için hiç yer yokmuş. | Open Subtitles | هذا المساء,كل المقصورات على القطار السريع محجوزة. |
| Daha erken bir uçuş ayarlamaya çalıştım ama fırtınadan ötürü hiç yer yok. | Open Subtitles | حاولتُ حجز رحلة أبكر، ولكنّها محجوزة كلّها بسبب العاصفة |
| Daha erken bir uçuş ayarlamaya çalıştım ama fırtınadan ötürü hiç yer yok. | Open Subtitles | حاولتُ حجز رحلة أبكر، ولكنّها محجوزة كلّها بسبب العاصفة |
| Samuel! Bu dünyanın işlerini tartışırken "uygar" kelimesine hiç yer yok. | Open Subtitles | العالم المتحضر ليس لة وجود . فى هذا العالم |
| Samuel! Bu dünyanın işlerini tartışırken uygar" kelimesine hiç yer yok. | Open Subtitles | العالم المتحضر ليس لة وجود . فى هذا العالم |
| hiç yer yok! Yer yok! Çok fazla ses var! | Open Subtitles | ليس هناك متّسع، لا متّسع الأصوات كثيرة، كثير جدّاً |
| hiç yer yok dedi. Sanırım seni kastetti. | Open Subtitles | قال أنّه لا يوجد متّسع كان يقصدك |
| hiç yer kalmadı Ernest. | Open Subtitles | انا اسف كل الاماكن محجوزة |
| - hiç yer kalmadı dedim. | Open Subtitles | لقد قلت ان كلها محجوزة |
| —Hiç yer kalmamıştır. | Open Subtitles | -إنها محجوزة |
| Rumple yok. hiç yer yok. | Open Subtitles | لست (رامبل) لا يوجد متّسع |
| hiç yer yok! Rumple yok! | Open Subtitles | لا يوجد متّسع لست (رامبل) |