| hissedar değeri olan kişiler ya da yenilikler dışındaki altar karakterlere ya da nezakete tapmıyoruz. | TED | نحن لم نعد نتعبد في مذبح السجية، والطيبة، ولكن في مذبح الابتكار والناس الذين ينشئون قيمة المساهمين. |
| Yarın akşam New York'taki hissedar toplantısında satışın oybirliğiyle onaylanması bekleniyor. | Open Subtitles | وقرار البيع من المتوقع أن يلقى موافقة جماعية خلال اجتماع المساهمين السنوى ظهيرة غدا فى نيويورك |
| hissedar, şirketteki değişimi sağlayabilir. | TED | لا يمكن لمالك أسهم أن يقود تغييرًا في الشركة. |
| Bayan Bennett, hissedar olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | آنســة بينيت لم أكن أعلم أنكِ مالكة أسهم |
| hissedar değeri için en akılcı organları hedeflemek istiyorsunuz. | TED | عليكم استهداف أكثر الأعضاء اللاعقلانية لأجل قيمة المساهم. |
| Bu bize, her hissedar için bir etki derecesi belirleme olanağı verdi. | TED | اتاح لنا ذلك تعيين درجة التأثير لكل مساهم. |
| Bu rekabettir bu pazar payıdır bu saldırganlıktır ve bu hissedar değeridir. | Open Subtitles | ذلك من أجل المنافسة وكذلك عن حصة السوق إنه يوضح معنى أن تكون عدواني وإنه كذلك عن قيمة المساهمين. |
| Bu zor bir şey, vergi mükellefi olan hissedar paralarının bire kısmını yardım için harcıyorlar ve kim ne diyebilir? | Open Subtitles | إنها قسوة أتعلمون إنهم يضعون بعض أموال دافعي الضرائب المساهمين للمساعدة ومن يستطيع القول؟ |
| Bu teklif, gelecek hissedar toplantısında arz edilecek. | Open Subtitles | هذا العرض سيتم طرحه في . أجتماعنا القادم مع المساهمين |
| hissedar toplantısı gelecek hafta. | Open Subtitles | هي لأجل أجتماع المساهمين في الأسبوع المقبل |
| Hazır bahsetmişken görünüşe göre hissedar toplantına katılacak. | Open Subtitles | حسناً، تتحدث عن مّن سيحضر اجتماع المساهمين الخاص بك |
| O zaman hisse oranını arttırarak hissedar olabilir. | Open Subtitles | عندها سيرفعُ حصةً الأسهم و يُصبح أحد المساهمين. |
| Birisi Dünya'daki bir hissedar için iyilik yapıyor. | Open Subtitles | معروف لشخص ما على كوكب الأرض يفعله من أجل حاملي أسهم |
| Söylemekten nefret ediyorum ama biz hissedar değiliz. | Open Subtitles | أكره مصارحتك بالحقيقة المرة، لكننا لسنا حملة أسهم |
| Yaptığım son yedi anlaşmada iki buçuk milyon hissedar vergiler öncesi on iki milyar dolar vergi öncesi kâr elde etmiştir. | Open Subtitles | ... في آخر سبع صفقـات ، كنت حينئذً السبب في أنّ ... هنـاك 2.5 مليون صاحب أسهم |
| Ama hissedar davasındaki temel dayanağı UNR hisselerindeki hızlı düşüştü. | Open Subtitles | لكن المباديء بالنسبة لها، دعوى حاملي الأسهم القضائيّة كانت مقامرة متهوّرة في سعر أسهم شركة "ألتما" |
| Ben olmuştur tek hissedar değilim anıt burada | Open Subtitles | ولستُ المساهم الوحيد الذي تم النصب عليه هنا |
| Yarına yapmamız gereken it gibi sıkıcı hissedar olayı var. | Open Subtitles | عندنا غدًا موضوع المساهم الممل |
| Yegâne hissedar, savaş ekipmanları imparatoru. | Open Subtitles | المساهم الوحيد في ذخائر الامبراطورية |
| Clément Girişimcilik tarafından kontrol edilen Investors National, baş hissedar. | Open Subtitles | مساهم رئيسي ، في الوطنية للمستثمرين (المسيطر عليها من قبل شركات (كليمونت |
| Yalnızca hissedar | Open Subtitles | أنت مساهم فقط |
| İlerici değerlerinden şüphe duymuyorum ancak hissedar değerlerine uyuyor, çünkü zayıf olduğumuz kadar da üreticiyiz. | TED | وأنا لا أشكك في قيمهم التقدمية، ولكنها تعبر عن قيمة المساهم، لأننا كتقدميين يتم رؤيتنا كضعفاء. |