| Yine de onunla evlendim... Çünkü kendisini bok gibi hissettiğini biliyordum. | Open Subtitles | لذا تزوجتها على أية حال, لأنني علمت بأنها كانت تشعر بالأحباط |
| Nasıl hissettiğini biliyorum. Ben o daha çocukkenden beri Vernon için endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم كيف تشعر فأنا دائما قلقة على فرنون منذ كان صغيرا |
| Kötü bir şey yaşanmış gibi hissettiğini biliyorum, Marcy May. | Open Subtitles | إني أعلم أنكِ تشعرين أن الذي حصل للتو أمر سيء |
| Ne hissettiğini anlıyorum ama gerçek değişmedi, bunların hepsi senin. | Open Subtitles | أتفهم شعورك لكن الواقع يظل وهو أن كل هذا لك |
| Mr. Whitman' a kötü hissettiğini söyledim, neredeyse beni boğacaktı. | Open Subtitles | وقال السيد ويتمان أن شعرت سيئة, لأنه خنق لي تقريبا. |
| Ne demek istiyorsun? Biz de faturalarımızı ödeyemiyoruz. Ne hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | ماذا تعني نحن أيضا لدينا مشاكلنا بدفع الفواتير أعلم كيف تشعر |
| Bak. Sanırım senin kart masasında nasıl hissettiğini şimdi anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني أعلم كيف تشعر عندما تكون على طاولة الرهان |
| Hayatına her girip, çıktığında... onun nasıl hissettiğini düşünüyor musun, huh? | Open Subtitles | ألا تظن أنها تشعر بذلك في كل مرة تظهر فيها لحياتها؟ |
| O zaman tek yapman gereken onunla konuşup gerçekten neler hissettiğini söylemen. | Open Subtitles | إذاً أنت بحاجة للذهاب و الحديث معها وقل لها بالضبط كيف تشعر |
| gözümün önünde onlarca insan öldü, nasıl hissettiğini biliyoruz, bir araba kazasında karımı ve kızımı kaybettim ben sürüyordum ve içkiliydim | Open Subtitles | اعني , مشاهدتها وهي تموت بتلك الطريقة ليس بالأمر السهل أعرف بالضبط كيف تشعر لقد فقدت زوجتي وابنتي في حادث سيارة |
| Kendini ezilmiş hissettiğini biliyorum ama acilen bu duygular hakkında konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | تشعر بالإنهاك لكن من الضروري جدّاً أن نتكلّم حول هذا الشعور هنا |
| Nasıl hissettiğini anlıyorum, ama bu çocuğun ilk büyük fırsatı. | Open Subtitles | أعلم ما تشعرين به لكن هذه الفرصة الكبيرة الأولى للبنت |
| Nasıl yaşadığını, ...şimdi ki haline nasıl geldiğini, ...şu anda nasıl hissettiğini. | Open Subtitles | كيف عشتِ وكيف انتهى بك الحال الى هنا ؟ كيف تشعرين الان |
| Bana bir şeyler hissettiğini, ...bunları benim hayal etmediğimi söyle. | Open Subtitles | أخبريني أنكِ تشعرين بشيء لأجلي فحسب انا لا أتخيّل هذا |
| Bak, pek teselli etmeyeceğini biliyorum, ama nasıl hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | أنصت، أعرف أن هذا لن يخفف عنك ولكني أفهم شعورك. |
| Bak, ne hissettiğini anlıyorum, ama hayvanlar da ölür Sarah. | Open Subtitles | أنظرى ، أنا أعرف مدى شعورك نحوهم ولكن الحيوانات تموت |
| O kendisini daha özgür hissettiğini, çünkü abaya'nın altına ne isterse giyebildiğini söyledi.İşe pijamalarıyla | TED | بدلا من ذلك، شعرت بحرية اكثر، أكثر حرية، لأنها يمكن أن تلبس ما أرادت تحت العباءة. |
| Artık o seks manyağı goril sana sarınca nasıl hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | الآن بت أعرف شعور التهشيم من قبل تلك الغوريلا المهووسة بالجنس |
| Başının iki yanında beyzbol topu varmış gibi hissettiğini söylüyordu. | TED | كان يقول أنه شعر بهما كأنهما طابتين على جانبي وجهه |
| Nasıl hissettiğini biliyorum ama Tang Lung'u düşünmeliyiz. | Open Subtitles | أعرف ما هي مشاعرك ولكن يجب أن تدركي أنهم أيضاَ يريدون تانغ لونغ |
| Seni yeteri kadar tanımıyor olsaydım, Jack o kıza karşı birşeyler hissettiğini söylerdim. | Open Subtitles | ان لم اكن اعرفك جيداً ، جاك لأعتقدت انك تَكُن مشاعر لهذه الفتاة |
| Ona e-posta gönderdim ve ne hissettiğini sordum, şöyle dedi, "Çok lezizdi." | TED | أرسلت له بريدا إلكترونيا سألته فيه عن شعوره فأجابني بأنه يشعر بالمتعة. |
| Belkide ona, seni duyabilmesi için, ne hissettiğini birden fazla kez söylemelisin | Open Subtitles | ربما عليك أن تخبره بمشاعرك أكثر من مرة كي يسمعك حقاً أتفهم؟ |
| Bu insanların ve ailelerinin bunu deneyimlediklerinde neler hissettiğini anlamanız gerek. | TED | وعليكم أن تفهموا ما يشعر به هؤلاء الناس وما وَقْعُ ذلك على عائلاتهم عندما يحدث. |
| Flora'yı seviyorum, ve o ne hissettiğini bilmeden farkedebiliyorum. | Open Subtitles | أَحبُّ فلورا،وأنا أَعْرفُ ما تَشْعرُ بة قَبْلَ أَنْ تَحسُّه بنفسها. |
| Etrafta kimse yok. Ona nasıl hissettiğini söylemenin tam zamanı. | Open Subtitles | لا أحد حولكم حان الوقت لتخبرها بشعورك الحقيقي |
| Ve bana tam o noktada beş yaşındayken neler hissettiğini anlattı. | TED | ووصف لي شعورها حينها كما لو كانت إبنة خمسة أعوام في ذات المكان |