| Sana arabalardan hoşlanmadığını söyleyebilirim çünkü araba geçmişinin listesi var elimde. | Open Subtitles | أستطيع القول بانك لا تحب السيارات, لأن لدي قائمه بسياراتك الماضيه |
| Beni bu şekilde tehdit ettiğinde yaptığım şeyden hoşlanmadığını anlıyorum. | Open Subtitles | عندها أستطيع أن أقول لك انك لا تحب ما افعله |
| Bu konuda konuşmaktan hoşlanmadığını biliyorum... ama ona ne olduğunu merak etmiyor musun? | Open Subtitles | أعرف أنكي لا تحبي التحدث عن ذلك لكن هل تسائلتي ، ماذا حدث له ؟ |
| İçeri girerken, Yusor'a ve annesine bakışlarından hoşlanmadığını söylemiş. | TED | وعندما كانت يسر تنتقل للسكن، قال لها ولأمها أنه لا يحب أشكالهم |
| Bir kızı seviyorsun ve ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | أنت تحب فتاة ولا تعرف إن كنت معجباً بها ؟ |
| Ve benden çok hoşlanmadığını biliyorum ama gerçek şu ki, ben de senden çok hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | وأنا اعرف أنك لا تحبينني كثيرا والحقيقه أنني لا احبك كثيرا أيضا |
| Benden hoşlanmadığını biliyorum, ve yapmak istediğin son şeyin, bana yardım etmek olduğunu fakat gidecek bir yerim yoktu. | Open Subtitles | أعرف أنكِ لا تحبيني وأعلم أن آخر ما تفكرين فيه هو مساعدتي |
| Helen, sen söyleyemediğin için hoşlanmadığını söylüyor. | Open Subtitles | هيلين تقول بأنّك لا تحبّ غنائي لانك لا تستطيع الغناء. |
| Sorulardan hoşlanmadığını biliyorum Indio, ama bunu niye yapıyorsun? | Open Subtitles | اعرف انك لا تحب الأسئلة لكن لماذا تقوم بذلك |
| Bak, Victor, kızının bir Beyaz-ışık ile evlenmesi fikrinden hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | اسمعني "فيكتور"، أعلم بأنك لا تحب فكرة زواج ابنتك من "مُضيء" |
| İkincisi, karının erkeklerle yatmaktan hoşlanmadığını fark etmesi kocası olarak hata yaptığını göstermez. | Open Subtitles | وثانيا،فقط لأن زوجتك قررت أنها لا تحب ان تنام مع الرجال لا يعني انك فشلت كزوج |
| Carsen ve Mikey'den hoşlanmadığını biliyorum, ama onlar benim kardeşlerimdi. | Open Subtitles | انا اعلم انك لم تحبي كاريس و مايكي, لكنهما كانا اخواي |
| - Futboldan hoşlanmadığını sanıyordum. - Öyleydi. İnanılmaz. | Open Subtitles | يا ابنتي أنت لم تحبي كرة القدم أبداً |
| Maç izliyor ve bana senden hoşlanmadığını söyledi. | Open Subtitles | انه يشاهد المباراة، وقال لي أنه لا يحب لك. |
| Nedeni anlaşılabileceği üzere polislerden hoşlanmadığını söylemeliyim. | Open Subtitles | وبالمناسبة، هو لا يحب الشرطة، والأسباب واضحة. |
| Ondan hoşlanmadığını nasıl bileceksin? | Open Subtitles | كيف يمكن أن تعرف أنك فقط لست معجباً بها؟ |
| Bazen benden hoşlanmadığını hissediyorum. | Open Subtitles | أحياناً أشعرُ بأنكِ لا تحبينني. |
| Birkaç gündür konuşamadık ve artık benden hoşlanmadığını Düşünüyorum. | Open Subtitles | نحن لم نكلم بعضنا منذ عدة ايام وأنا اعتقد أنكي لا تحبيني أنا امزح أهلاً يا رفاق |
| Onun politikasından çok hoşlanmadığını biliyorum... fakat ona devlerin durumunu anlattığımda, eminim durumu düzeltecektir. | Open Subtitles | أعرف بأنّك لا تحبّ سياسته كثير، لكن أنا متأكّد عندما أنا أخبره عن العمالقة، هو سيصحّح الحالة. |
| Seni işten aramamdan hoşlanmadığını bildiğim için geldim. | Open Subtitles | جئتُ لأنني أعرف أنك لا تحبين أن اتصل على المكتب |
| Denizkestanesi meselesi yüzünden benden hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | اسمعني يا رجل،انا اعرف انك لا تستلطفني بسبب موضوع قنفذ البحر |
| Sana sarılırdım ama bundan hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أوه أنا أُعانقُك لكن أَعْرفُ بأنّك لا تَحْبُّ ذلك. |
| Ondan hoşlanmadığını bildiğimden sana söylemedim. | Open Subtitles | لم أخبرك بذلك لأنني أعلم أنك لا تحبينها |
| Mesela benden hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | على سبيل المثال يمكن أن أخبركِ بأني لا أروق لكِ |
| Benden hoşlanmadığını biliyordum. | Open Subtitles | علمت إنها لم تحبنيّ. |