Burada öleceğiz, orası kesin. İçeri girmenin bir yolunu bulacaklar. | Open Subtitles | من المؤكد بأننا سوف نموت هنا ، سيجدون طريقًا للدخول |
Tankların sınırda konuşlandığını herkesin içeri girmenin bir yolunu aradığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد تصورت ان الدبابات محيطة بالمكان والجميع يحاولون ايجاد طريقة للدخول |
İçeri girmenin bir yolunu bul diye kameraların görüntüsünü aldım. | Open Subtitles | لقد اخذت لقطات لكاميرات المراقبه كي تساعدني لنجد طريقه للدخول |
Giriş sıkı korunuyor. İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | طريق الدخول محروس بشدة نريد طريقة للدخول |
Giriş sıkı korunuyor. İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | طريق الدخول محروس بشدة نريد طريقة للدخول |
Cam falan kırmadan içeri girmenin bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | فهمت وجهة نظرك يجب أن أفكر في طريقة للدخول بدون كسر النافذة |
Kale, nehir boyunca uzanıyor. İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | تلك القلعة تقع بالاسفل بجانب النهر أحتاج لإيجاد طريقة للدخول اليها. |
Yeni korumalar. İçeri girmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | أوه ، المزيد من الحراس سوف نضطر لإيجاد طريقة للدخول |
Evet. İçeri girmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | نعم، لابد وجود طريقة للدخول بالرغم من ذلك |
Ama bunun hakkında oldukça düşündüm ve içeri girmenin bir yolunu buldum. | Open Subtitles | لكنّني أمعنتُ كثيراً في التفكير بالأمر و ربّما لديّ طريقة للدخول |
İçeri girmenin bir yolunu bulun. Hiçbir yere gitmiyoruz. | Open Subtitles | يجب أن تجدوا طريقة للدخول لن نذهب إلى أي مكان |
Yani şüpheli ya içeri girmenin yolunu buldu ya da zaten buradaydı ve tahliye sırasında saklandı. | Open Subtitles | إذا فالمجرم إما عثر على طريقة للدخول أو أنه كان بالفعل هنا و إختبئ خلال عملية الإجلاء |
Öğrendiğimizde de, içeri girmenin bir yolunu bulacağımızdan eminim. | Open Subtitles | حالما نعرف ذلك، أنا متأكد أننا سنجد طريقةً للدخول |
Isırığa dayanıklı giysi giymeye çalıştım fakat ...o şeytani Snoopyler her zaman içeri girmenin bir yolunu buldular. | Open Subtitles | ولكن تلك الكلاب الشيطانية دائماً ما تجد طريقاً للدخول |
Pekâlâ, içeri girmenin bir yolunu bulabilir miyiz bir bakalım. | Open Subtitles | حسنٌ،لنرى ما إذا أمكننا العثور على طريقة للدخول |
- Paran sende kalsın profesör. İçeri girmenin daha kolay bir yolu olabilir. | Open Subtitles | احتفظ بأموالك يا حضرة الأستاذ، قد تكون لديّ طريقة أسهل للدخول. |
Gerçek terörist, ben ayrıldıktan sonra içeri girmenin yolunu bulan kişi. | Open Subtitles | الإرهابي الحقيقي هو من وجد طريقاً للدخول بعد مغادرتي |
İçeri girmenin yolu yok. | Open Subtitles | لا يوجد طريق للدخول هناك في الوقت الراهن |
Hâlâ... İçeri girmenin bir yolunu buldu, çıkmanın da bir yolunu bulacaktır. | Open Subtitles | لقد إكتشفت طريق للدخول وستكتشف طريق للخروج |
Bu oyun için kusura bakmayın ama içeri girmenin tek yolu buydu. | Open Subtitles | آسف بشأن الخدعة، لكن تراءت لي الوسيلة الوحيدة للدخول. |