| Bazı yıllarda Teksas'ta yaklaşık 40 kişiyi infaz ettik ve bu sayı geçtiğimiz 15 yıl içerisinde önemli bir düşüş göstermedi. | TED | في بعض السنين في تكساس، قمنا بإعدام مايزيد عن 40 شخص، وهذا العدد لم يتناقص بصورة واضحة خلال ال15 عام المنصرمة |
| Tablet, dakikalar içerisinde midenizin asitli sıvısı içerisinde ayrışmaya başlar. | TED | يبدأ القرص بالذوبان في السوائل الحمضية خلال دقائق داخل المعدة. |
| Fakat tüm bu korunmasızlık içerisinde, tıpkı daha da iyi olmaya çalıştığımız diğer her şey gibi gelişim gösteririz. | TED | لكن من خلال كل ذلك الضعف، كما في كل شيء آخر نسعى دائمًا لنكون الأفضل فيه، نحن نشاهد تقدمًا. |
| Gerçekten ama gerçekten kurtulmak istediklerinde Jim Crow South'dan ABD sınırları içerisinde mümkün olan en uzak noktaya, Alaska'ya gittiler. | TED | وحين رغبوا حقًا في الهرب بعيدًا، اتجهوا إلى ألاسكا، أبعد منطقة ممكنة داخل حدود الولايات المتحدة عن جنوب جيم كرو. |
| Bu kamp ateşlerinden milyonlarca yanacak gelecek birkaç sene içerisinde. | TED | سيكون هناك الملايين من أضواء المعسكرات خلال السنوات القليلة القادمة. |
| Süreç içerisinde çoğunlukla kırsal olmak üzere 1 milyon kişiye istihdam sağlayacak | TED | و من خلال هذه الخطه سينتج عنها مليون وظيفة في المناطق النائية |
| Arkadaş grubunu gözlemleyerek bu insan topluluğu içerisinde yaklaşan salgın için 16 günlük bir erken uyarı zamanı elde edebildik. | TED | من خلال مراقبة مجموعة الأصدقاء يمكننا الحصول على إنذار مبكر بـ ١٦ يوم لتفشي وباء في هذه المجموعة من السكان |
| Bu üç mil içerisinde, o çirkin kıçını hoplatacak bir sürü sinyal var. | Open Subtitles | خلال 3 اميال هناك وفرة من الوقت كى تلتقط اشارة .. بمؤخرتك القبيحة |
| Üç gün içerisinde bir senaryo istiyorum. Pazartesiden itibaren bir haftada çekeceğiz. | Open Subtitles | أريد سيناريو خلال 3 أيام سنبدأ بالتصوير بعد أسبوع من يوم الأثنين |
| Şu anda bir basın konferansı veriyor. Yarım saat içerisinde burada olacak. | Open Subtitles | انه يقيم مؤتمرا صحفيا من المفروض ان يكون هنا خلال نصف ساعة |
| Sayın Başkan, yüzbinlerce masum insan bir hafta içerisinde ölmüş olabilir. | Open Subtitles | سيدى الرئيس, مئات الآلاف من الناس الأبرياء قد يموتوا خلال الأسبوع |
| Hayvanlar üzerinde uygulanan deneylerin önümüzdeki 3 yıl içerisinde kademeli olarak kaldırılmasını! | Open Subtitles | نريد ان يوقفوا تجاربهم بشكل تدريجي على الحيوانات خلال الثلاث سنوات المقبلة |
| Önümüzdeki 10 dakika içerisinde... bu binayı terk etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخرج من هذا المبنى في خلال عشر دقائق. |
| Bir şey yapmazsak 60 gün içerisinde karaciğer yetersizliğinden ölecek. | Open Subtitles | إن لم نفعل شيئاً ستموت بانهيار الكبد خلال 60 يوم |
| Sanırım bir yıl içerisinde deneme yapacak bir laboratuar ayarlayabilirim. | Open Subtitles | حسناً أفترض الحصول على مختبر مجهز وتجربة جارية خلال سنة |
| Afrika içerisinde para gönderme maliyeti daha da fazla: Yüzde 20'nin üzerinde. | TED | وأما تحويل المال داخل أفريقيا فتكلفته أعلى أيضًا أكثر من 20 بالمائة |
| Ve sonunda, ağın içerisinde obez olan ve olmayan bireylerin kümelendiğini göreceksiniz. | TED | وبالوصول للنهاية، ستشاهدون مجموعات من المصابين بالسُمنة وغير المصابين بها داخل الشبكة. |
| Bir makine, dakikalar içerisinde milyonlarca makale okuyabilir veya milyonlarca göze bakabilir. | TED | الآلة يمكنها قراءة ملايين المقالات أو تشخّص ملايين العيون في غضون دقائق |
| Lakin beni bu devasa kasanızın içerisinde ne olabilir diye düşünmeye itti. | Open Subtitles | لكنه قادني للتفكير بما يمكن أن يكون بداخل هذه الخزنة الضخمة خاصتك |
| Fakat 5 gün içerisinde onunla konuşmazsan, ben konuşacağım. Yapma, lütfen. | Open Subtitles | لكن إن لم تخبرها بغضون الأيام الخمس المقبلة، سوف أخبرها أنا |
| Ve birkaç hafta içerisinde şu minnettar olma basketlerine dönebilirsin. | Open Subtitles | وخلال بضعة أسابيع عندما تقومون بفعل تلك الأشياء .. اشكروني |
| Pencereleri yok ve içerisinde ne olduğunu göremiyorum. | Open Subtitles | لا يوجد نوافذ فلا استطيع ان اري ما بداخله. |
| Şuan bildiğimiz şey,hayat bazı sihirli maddelerde ya da kıvılcımın içinde değil, devam eden biyolojik bir sürecin içerisinde tutuluyor. | TED | ما نعرفه الآن أن الحياة ليست محتواة في بعض المواد السحرية أو في شرارة، لكن ضمن العمليات البيولوجية الجارية بنفسها. |
| İki: 15 dakika içerisinde uçaklar Rus radar menziline giriyorlar. | Open Subtitles | ثانياً : فى أقل من 15 دقيقة ..... من الآن |
| Ve bu bence 20 yıl içerisinde gerçekleştirilebilir bir şey. | TED | وأعتقد بأنه يمكن تحقيق ذلك في أقل من 20 سنة |
| Yıllar içerisinde ben de kendi fıtık onarım tekniğimi geliştirdim. | Open Subtitles | على مدى السنوات، لقد طورت تقنيتي الخاصة لعملية إصلاح الفتق. |
| Tabii bir ay içerisinde pek çok şey olabilir. | Open Subtitles | طبعاً، يُمكنُ للكثير أن يحصَل خلالَ شَهر |
| Zaman içerisinde başarılı olurlar ama istedikleri kadar değil. | TED | مع مرور الوقت سينجحون لكن ليس تمامًا كما يريدون أن يكون |
| Ve şimdiye kadar içerisinde bir hayat belirtisi görülmedi. | Open Subtitles | وحتى الآن ليس هناك أي علامة على الحياة في داخلها. |