| Orada ben ona içimi dökerken, bana elveda demeye uğraşıyormuş. | Open Subtitles | بتلك البساطة، كنت أقدم لها قلبي بينما كانت تحاول هجري |
| Bu adamı hiç sevmiyorum. Ama onu böyle görmek içimi dağlıyor. | Open Subtitles | لا أحمل قدر حبًا للرجل، ورغم ذلك يؤلم قلبي رؤيته هكذا. |
| Uuuu. İçimi döktüğüme sevindim. Teşekkürler. | Open Subtitles | يسعدني أن أزحت هذا الحمل عن صدري شكراً، أحبك |
| Fakat bu önemli değildi, çünkü şimdi yaralarımdan çok daha fazla içimi yakan bir şey vardı. | TED | لكن ذلك لم يكن يهم، لأنني الآن كان هناك شيء في داخلي يشتعل و كان حجمه بداخلي أكبر من كل إصاباتي. |
| Yıllardır kadınlar bana,içimi görebildiklerini söylerlerdi.Tanrım! | Open Subtitles | لسنوات، النساء يخبرونني أنهم يمكنهم أن يروا من خلالي. يا إلهي |
| Ama ağzıma bir tane daha penis sokmak düşüncesi bile içimi karatıyor. | Open Subtitles | لكن مجرّد أن التفكير في وضع قضيب آخر في فمي.. يشعرني بالكآبة.. |
| Sadece seni burada yaşamaya devam ederken görmek içimi ısıtıyor AARP kalabalığına alışman. | Open Subtitles | ما يسعد قلبي ، أنكِ تنتمين لهنا بالضبط. مستقرة مع الجماعة في النادي. |
| Bir anda, ağladığınızı farkettim bu, bir bakıma, içimi acıttı. | Open Subtitles | . أدركت على الفور أنك كنت تبكين . لقد كان هذا كافياً لتحطيم قلبي |
| İnekleri sağmak, yoncalara uzanmak, ve tanrının doğasından gelen hazzın içimi doldurmasına izin vermek. | Open Subtitles | حلب الأبقار، والإستلقاء في البرسيم والسماح بتدفق فرحة الله بصورة طبيعة في قلبي |
| Ama senin sevgin içimi dolduruyor... korkuya yer yok. | Open Subtitles | لَكنك ملأت قلبَي بالكثير من الحبّ فلا مكان للخوف في قلبي اليوم |
| İçimi ısıtıyor sizi sağ salim görmek. | Open Subtitles | رؤيتك على قيد الحياة تملأ قلبي بالسرور والاطمئنان |
| Dün gece telefonda gururumu ayaklar altına alıp içimi döktüğümde yatağa girmek istememiştin. | Open Subtitles | عندما أفصحتُ عن مكنونات قلبي على الهاتف، أردتَ الحديث إلى أخي |
| Birilerine güvenebilmek ve içimi dökebilmek benim için çok önemliydi. | Open Subtitles | كان مهما لي أن أكون قادر على الوثوق بأحد ما, حسنا, لأزيحه عن صدري. |
| Her neyse içimi dökmek istedim. | Open Subtitles | إذنّ ، علي أي حال ، أردتُ فقط أن أزيل هذا عن صدري |
| Sanki içimi parçalayarak çıkmaya çalışan bir armadillo böceği vardı. | Open Subtitles | . بداخلي ويحاول شق طريقة للخروج نظرت بعيداً وظللت أقول لنفسي.. |
| Kariyerimi sürdürürken, birşey içimi her zaman kemirirdi. | TED | فيما سعيت في مجال عملي , تآكلني دائما شعور في داخلي. |
| Benim içimi görüyor. Kitap gibi okuyor beni. | Open Subtitles | هو يرى من خلالي ويمكن أن يقرأني مثل الكتاب. |
| Sizi bilmem ama, bu benim içimi rahatlatıyor... | Open Subtitles | لا أعرف رأيكم، ولكن هذا يشعرني بالإرتياح |
| Neden bilmiyorum, ama içimi burkuyor. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا ، ولكنه يجعلني أشعر بالحزن. |
| Bak, yalan söylediğim için özür dilerim bu pişmanlık hep içimi parçalıyordu. | Open Subtitles | ،آسف لأنني كذبت، وإن كان في هذا تعزية فإنني أشعر بالذنب حيال ما فعلته أتعرف ما الذي يضايقني؟ جنين آخر وزنه 10 رطلاً، يركل داخل بطني |
| Sanki bir şeyler içimi parçalıyor. | Open Subtitles | إن داخلى يبدو كأنه يتمزق قطعاً |
| İçimi tazeler. | Open Subtitles | ...وسيسشفي روحي |
| İçimi derin bir üzüntü kaplıyor ama sana hiçbir şey hissettirmiyor. | Open Subtitles | يملأني بالحزن العميق ولكنه لا يجعلك تشعر بشيء |
| İçimi rahatlatacak hiçbir umut olmadı, ve bu dünyadaki her şey benden alındı. | Open Subtitles | بدون أمل على إعفاء مؤقت ومع كل ما أُخذ مني في هذا العالم |
| Hayatım boyunca içimi kemirdi bunlar. | Open Subtitles | أزعجني هذا طيلة حياتي |
| Bak, 21'ine bastığından beri erkek olmakla ilgili sana öğretmek istediğim her şeyi öğretemedim diye içim içimi yiyor. | Open Subtitles | انظر، منذ أن أصبحت في 21 انتابني القلق لأني لم اعلمك كل ما أردت بشأن أن تكون رجلاً |
| Uçağın düşmesi konusunda Simon Elder'in birşeyler yapmış olması düşüncesi içimi kemirdi. | Open Subtitles | تعذبني فكرة ان سايمن ايلدر له اي علاقة بسقوط الطائرة |