| Beyler, Bay Ballard ikinizi birden hemen görmek için ısrar etti. | Open Subtitles | أيها السادة.. السيد بالارد أصر على أن يراكم جميعا فى الحال |
| O, çok ikna edici bir adam. Gitmek için ısrar etti. | Open Subtitles | أوه ، انه رجل مقنع جدا لقد أصرّ على الذهاب |
| Her neyse, Simone sizinle film başlamadan konuşmak için ısrar etti. | Open Subtitles | على اي حال سيمون تصر على الحديث اليكم بنفسها قبل بدء تصوير الفيلم |
| Güvenlik görevlileri arasında kraliyet muhafızlarının da olması için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | أنهم يصرون على ان يكون حراسهم الملكيين جزء من تشكيل الامن |
| Madem kızımla yatacaksın, bana "Ben" demen için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | إن كنت ستعاشر ابنتي فأصرّ على أن تناديني بـ(بن) |
| Bu yüzden mi yol göstermek için ısrar edip ona uyumasını söyledin? | Open Subtitles | لهذا أصررت على الإرشاد وطلبت منه أن ينام ؟ |
| Ama ben bunun ücretini ödemek için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | لكنني أصرّ أن أدفع مقابل عملك |
| Ancak bu akşam ailecek bir şeyler yapmak için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | لكنني مصرة على فعل شيء كعائلة هذه الليلة |
| Her zaman bir külüstür üzerinde çalışır, yardım etmem için ısrar ederdi. | Open Subtitles | دائما يعمل على تلك الخردة والتي أصر على أن اُساعده في إصلاحها. |
| fakat Jonathan ödemek için ısrar etti, bu yüzden dükkana gitti ve bozukluğu tamamlamak için ihtiyacı olmayan bir şey aldı. | TED | ولكن جوناثان أصر على الدفع، فذهب إلى المتجر وأشترى شيئاً لم يكن يحتاجة للحصول على الفكة. |
| Bu evde yemekler aşırı kötü fakat ben çayla birlikte, Horn ve Hardart kekleri için ısrar edeceğim. | Open Subtitles | الطعام في هذا البيت سيئ جداً لكني أصر على كعكة مع الشاي |
| Ama, o kalmamız için ısrar etti. | Open Subtitles | لإنك سوف تقلقين علينا لكنه أصرّ على البقاء |
| Evet ama seninle yüz yüze görüşmem için ısrar etti. | Open Subtitles | أجل ، ولكنه أصرّ على أن أقابلكِ وجهاً لوجه |
| Oldukça yüksek olmasına rağmen, düğün masraflarını üstlenmek için ısrar etmişti. | Open Subtitles | لقد أصرّ على دفع ثمن حفل الزفاف، حتى ولو كانت التكاليف كبيرة. |
| Bu kız seninle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لديّ تلك الفتاة التي لا تنفك تصر على التحدث إليكِ. |
| Hızlı sürmeniz için ısrar etti diye hızlı sürmenize gerek yok. | Open Subtitles | وهذا لا يعني أن تستجيبوا لها ... عندما تصر على السرعة |
| Petrol alanlarını geliştirmeye devam etmeden önce hükümetim tam ve adil bir Birleşmiş Milletler araştırması için ısrar edecek. | Open Subtitles | حكومتي سوف تصر على تحقيق كامل وعادل من قبل الأمم المتحدة قبل أن نستأنف تطوير حقول النفط |
| Varisler, evi satışa çıkarmadan önce tamamen arındırmamız için ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | الورثة يصرون على تطهيره بالكامل قبل ان اضعه رسمياً في السوق |
| Madem kızımla yatacaksın, bana "Ben" demen için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | إن كنت ستعاشر ابنتي فأصرّ على أن تناديني بـ(بن) |
| Tabii ki. Onu tutmamız için ısrar etmiştim. | Open Subtitles | بالطبع، لقد أصررت على تعيينه |
| Charles bunu gerçek alıcısına teslim etmem için ısrar etti. | Open Subtitles | (تشارلز) أصرّ أن أوصلها لوجهتها الصحيحة. |
| Çin Hükümeti, birilerinin Konsolos'un ölümünün sorumluluğunu üstüne alması için ısrar ediyor. | Open Subtitles | الحكومة الصينية مصرة على أن أحدهم .لابد أن يتحمل مسئولية قتل القنصل العام |
| Satine şiirlerimi duyunca büyülenip "Olağanüstü, Olağanüstü"yü yazmam için ısrar edecekti. | Open Subtitles | وحينما تسمع ساتين عن شعري الحديث، ستندهش ... وتصر إلى زيدلير بأنني سأكتب "مدهش مدهش" |
| O saatte sokağa çıkma yasağı başlamıştı ve Tower kalmamız için ısrar etti ve başka seçeneğimiz yoktu. | Open Subtitles | وبالطبع، كانت الحكومة قد أعلنت حظر التجول، وأصر تاور علي أن نبيت الليلة معه ولم يكن أمامنا أي خيار سوي أن نبقي |
| Saat 11'de havuz başında buluşmamız için ısrar etti. | Open Subtitles | كان مصرا على مقابلتى الساعة 11 عند المسبح |
| Üçün Gücünün yanında olması için ısrar edecektir. | Open Subtitles | إنه سَيُصِر على إحضار القوة الثلاثية معها |
| Ishiara'nın bize bunu getirmesi için ısrar ettiniz. | Open Subtitles | نحن ممتنون لك يوشيدا على إصرارك بأن يسلمنا ايشبيهار هذا |
| Erişenler'in güvenlik şefi olarak Zirve sırasında maske kullanılmaması için ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | كرئيس أمن للــ"ريتش". أنا أُصر على عدم إرتداء أى أقنعة فى القمة. |