| Onunla seks yaptığımızı düşündüğün için böyle diyorsun. Yavaş konuş! | Open Subtitles | تقولين هذا لأنك تعتقدين بأنّه وأنا مارسنا الجنس |
| Söylemek zorundayım ki, bence yahudi olduğu için böyle. | Open Subtitles | علىّ القول بأنني أشعر أن هذا بسبب كونه يهودياً |
| Düğün gününde birbirimizi görmememiz gerektiği için böyle. | Open Subtitles | حسناً ذلك لأنه يفترض أن لا نرى بعضنا في يوم الزواج |
| Kendime, hemen kabullenilmeyi beklemediğimi büyüdüğüm ve olgunlaştığım için böyle olduğunu söyledim. | TED | أخبرت نفسي بأن ذلك بسبب أنني أصبحت أكبر وأعقل، ليس أنني فجأة كنت أبحث عن القبول. |
| Sıradan bir hayat sürdürebileceğine hâlâ inandığın için böyle düşünüyorsun. | Open Subtitles | هذا لأنّك لا تزال تؤمن أنّه باستطاعتك عيش حياة اعتياديّة |
| Annenin seni zorladığını düşündüğünü biliyorum ama endişelendiği için böyle yapıyor. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ تشعرين أنّ أمّكِ تقسو عليكِ. ولكنّها تفعل هذا لأنّها قلقة عليكِ. |
| Yaşlı, evli bir bayan olduğumu hissetmemem için böyle diyorsun. | Open Subtitles | إنكٍ تقولين ذلك لكي لا أحس بإنني سيدة عجوز متزوجة |
| Tüm küçük çocuklar babaları için böyle hissederler, değil mi? | Open Subtitles | كلّ الأطفال الصغار يشعرون بتلك الطريقة نحو آبائهم، صحيح؟ |
| - Herkes için böyle der. - Katılmıyor musun? | Open Subtitles | انها تقول هذا عن الجميع , الا يوجد لديك اعتراض ؟ |
| Kadınlar için böyle olmadığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | ليس الأمر هكذا بالنسبة للنساء ، أنت تعرف ؟ |
| Kıskandığın için böyle söylüyorsun. | Open Subtitles | هو مهندس مناظر. و أنت فقط تقول هذا لأنك تغار. |
| Hiç almadığın için böyle düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تعتقد أن بمقدورك هذا لأنك لم تأخذه أبداً |
| Beni bu hâlde gördüğün için böyle söylüyorsun. | Open Subtitles | حسنا, هم مخطئون انت تقولين هذا, لأنك تريني هكذا |
| Üvey kardeşimiz geldiği için böyle oldu, değil mi? | Open Subtitles | هل هذا بسبب أخونا الغير الشقيق, أليس كذلك؟ |
| Terapistim, beni çatışmadan uzak tutacak bir mekanizmam olmadığı için böyle olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | طبيبي النفسي يقول أن هذا بسبب أنني لا أجيد التعامل |
| Nedenini bilmiyorum, ama annem deli bir İskoç olduğu için böyle yaptığını söylüyor. | Open Subtitles | لا أعرف ما السبب, تقول والدتي أن ذلك لأنه أسكتلندي ومجنون. |
| Korkmasından çekindiğim için böyle yaptığımı söyleyip durdum kendime. | Open Subtitles | وقلت لـ نفسي أن ذلك بسبب ، أنني كنت أخشى اخافتها |
| Sırf korkak olduğun için böyle yaptığını itiraf etme nezaketini göster. | Open Subtitles | و لتكن لك حشمة لتعترف بأنّك تفعل هذا لأنّك جبان |
| Annenin seni zorladığını düşündüğünü biliyorum ama endişelendiği için böyle yapıyor. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ تشعرين أنّ أمّكِ تقسو عليكِ. ولكن هذا لأنّها قلقة عليكِ. |
| Tam tersine. Seni utandırmamak için böyle giyindim. | Open Subtitles | على العكس, أرتدي ذلك لكي لا أحرجك |
| Bir insan için böyle hissetmenin ne demek olduğunu bilmiyorum bile. | Open Subtitles | معنى ان تشعر بتلك الطريقة نحو شخص ما |
| Bu kadar derli toplu bir kadın için böyle bir şeyi nasıl söylersin? | Open Subtitles | والتى لا أعلم لما لا نصورها بتقنية3 ديلتنتقممنى . كيف يمكنك قول هذا عن سيدة ناجحة جداً؟ |
| Biz onun için böyle görünüyoruz, et parçası. | Open Subtitles | نحن هكذا بالنسبة له قطع لحم تسير |
| Birisi için böyle hissetmeye alışkın değilim. | Open Subtitles | لم أشعر بهذا الخوف تجاه أي شخص آخر |
| Şirket'in öğrenmesini istemediği için böyle yaptığını söyleyip durdu. | Open Subtitles | لم يفتأ يدّعي أنّ السبب هو أنّه لم يرد أن تعلم "الشركة" بالأمر |