| Ama sorun şu ki, hırsız evi terkettiği andan itibaren sizin için bir tehdit olmaktan çıkmış. | Open Subtitles | ولكن المشكلة أنه لم يعد مصدر تهديد عندما غادر المنزل |
| Sovyetler Birliği, Japonya için bir tehdit unsuruydu. | Open Subtitles | الأتحاد السوفيتى" دائماً ما كان" مصدر تهديد للأمن القومى اليابانى |
| İşte, siz büyümeye başladığınızda vücut için bir tehdit oluyorsunuz ve bunların ortaya çıkmasını tetikliyorsunuz. | Open Subtitles | عندما تبدأ فى النمو سوف تصبح خطر على الجسم و سوف تطلقونهم |
| O sana asla ulaşamaz, senin için bir tehdit değil o. | Open Subtitles | أنت بعيدة تماما عن متناول يده و هو لا يمثل لكِ أي تهديد |
| Bir yerdeki hastalığın her yerdeki insanlar için bir tehdit olabileceği fikri çok gerçektir. | TED | فكرة أن المرض في أي مكان يمكن أن يشكل تهديدًا للناس أينما كانوا هو حقيقة واقعة. |
| O adam bir yalancı, toplum için bir tehdit unsuru ve o elini kolunu sallayarak aramızda saklandığı sürece kimse güvende değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل كاذب, ومجنون, وما دام يجوب الأرجاء طليقاً, ويختبئ بيننا, لن يكون أحد آمناً. |
| Yaptıkları şey anayasa için bir tehdit. | Open Subtitles | ما قاموا بفعله يمثل تهديدا للدستور |
| "Süper kanunsuz" dedikleri adam, bu şehrin tüm iyi dürüst insanları için bir tehdit. | Open Subtitles | المدعو "النافذ على القانون" يمثل تهديداً لكل من هو خيّر من أبرياء هذه المدينة |
| Artık o, gücü elinde tutan herkes için bir tehdit. | Open Subtitles | هو تهديد لجميع من هم في السلطة الآن |
| Artık bu galaksi için bir tehdit değilim. | Open Subtitles | لم أعد أشكل تهديداً على هذه المجرة |
| Sadece, durumumun farkında olduğumu, toplum için bir tehdit olmadığımı anlamanızı sağlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنّني أحاول أن أشرح لك بأنّني مدركٌ لحالتي وهو أنّه يجب ألا أكون تهديداً على المجتمع |
| Büyükannem her zaman onun bizim için bir tehdit olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | جدتي قالت لنا بأنه مصدر تهديد لنا |
| Senin için bir tehdit değilim. Hiçbir şey değilim. | Open Subtitles | انا لست مصدر تهديد لك انا لاشيء |
| Bizim için bir tehdit değil. | Open Subtitles | .لم يعُد مصدر تهديد حان وقت الرحيل |
| Artık sizler için bir tehdit oluşturmuyorum. Tamam mı? | Open Subtitles | أنا لم أعد مصدر تهديد لكم |
| Umurumda değil. Hala kendisi için bir tehdit. | Open Subtitles | انا لا اهتم بما يعجبك هي لا زالت خطر على نفسها |
| Yani ülkemiz için bir tehdit yok ortada. | Open Subtitles | إذا، ليس هناك أيّ خطر على الأمّــة. |
| Varlığı bir kere anlaşıldığında, yılan artık maymunlar için bir tehdit olmaktan çıkıyor. | Open Subtitles | عندما يكتشف وجوده لا تشكل الأفعى أي تهديد للقردة |
| Listenizin ortalarındaydı yani senin için bir tehdit olamaz. | Open Subtitles | لقد كانت بمنتصف القائمة -لذا لم تكن تشكّل أي تهديد لك |
| Bak, bu şey Pixie Hollow için bir tehdit olabilir. | Open Subtitles | اسمعي، ذلك الشيء قد يشكل تهديدًا على (بيكسي هولو) |
| O adam bir yalancı, toplum için bir tehdit unsuru ve o elini kolunu sallayarak aramızda saklandığı sürece kimse güvende değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل كاذب, ومجنون, وما دام يجوب الأرجاء طليقاً, ويختبئ بيننا, لن يكون أحد آمناً. |
| - Asla benim için bir tehdit olacağını düşünmemeiştim. Mary iyileştiyse ve seni kandırıyorsa seninle evlendikten sonra... | Open Subtitles | بأنه لن يمثل تهديدا لي ابدا - ماري اذا كان قد تعافى - |
| Tom görev için bir tehdit miydi? | Open Subtitles | هل كان (توم) يمثل تهديداً للمهمة؟ |
| Kendim ve ailem için bir tehdit mi peki? | Open Subtitles | هل هو تهديد لي ولعائلتي ؟ |
| Ben sizin için bir tehdit değilim. | Open Subtitles | أنا لا أشكل تهديداً. |
| Tutmakta olduğunuz alet sağlığınız için bir tehdit oluşturabilir. | Open Subtitles | أن الأداة التي تتعامل معها .قد تكون تهديداً على صحتك |