| Ve işleri bu sefer doğru yapabilmemiz için buraya geri getirildik. | Open Subtitles | و قد عدنا جميعا إلى هنا ثانيه لنفعل الصواب هذه المره |
| Evet, ben polisim. Senin gibi suçluları yakalamak için buraya geldim. | Open Subtitles | نعم ، أنا شرطي جاء إلى هنا للقبض على المجرمين أمثالكِ |
| Kütüphanenin hesaplarını toparlamak için buraya sık sık gelirim. | Open Subtitles | عادة ما آتي الى هنا لكي أسوي حساب المكتبة |
| Oraya gidip, kasetleri alıp, kimlik teşhisinde bulunman için buraya getirmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن أذهب إلى هناك وأحضر الأشرطة وأعود بهم إلى هنا كي تتعرفي عليهم |
| Steyşın vagonu güzel karım aldığı için buraya yürüyerek geldim. | Open Subtitles | لقد مشيت الى هنا الليله زوجتى العزيزه اخذت السياره الواجون |
| Hiçbir şey de söylemedin. Ona ulaşmamaları için buraya getirdim. | Open Subtitles | أحضرتها إلى هنا حتى لا يستطيعوا الوصول إليها |
| Sonra da Greek'teki gösteri için buraya getir onu. | Open Subtitles | ثم عُد به إلى هنا لأجل العرض على المسرح اليوناني. |
| İlk olarak, o umurunda onun tüm aptalca kınamak, sonra o yardımcı olmak için buraya geliyor, ve şimdi aniden tetik-mutlu? | Open Subtitles | أولاً كل ما تهتم بشأنه هو شقتها الغبية و ثم تعود إلى هنا للمساعدة و الآن هي فجأة زناد السعادة ؟ |
| Peki arkadaş değilsek, neden her gün bana yardım etmek için buraya geliyorsun? | Open Subtitles | ..لكن ، إن لم نكن صديقين لماذا تأتين إلى هنا يومياً و تساعديني؟ |
| Annem işimizi konuşmak için buraya geliyor, ...ve ben istifa ediyorum. | Open Subtitles | حسناً, أمي ستأتي إلى هنا لمناقشة أعمالنا و أنا سوف أستقيل |
| Hayvanını görmek için buraya geliyor, kavga ediyorlar ve bu oluyor. | Open Subtitles | أتى إلى هنا لرؤية حيوانه حدث بينهما خلاف، ثم حدث هذا |
| Seni kimin tuttuğunu öğrenmek için buraya her hafta geri geleceğim. | Open Subtitles | سأعود إلى هنا أسبوع بعد أسبوع، لأسألكَ عن الشخص الذي إستأجركَ |
| Belediyedekiler olay okul binasında olduğu için buraya gelmemi söylediler. | Open Subtitles | أخبروني أن آتي إلى هنا إن حدث شيء في المدرسة |
| Alaska ve Hawaii kadar uzaklardan kalkıp, önümüzdeki iki uzun, eziyetli gün boyunca birbirleriyle yarışmak için buraya geldiler. | Open Subtitles | يسافرون من مسافات طويلة كما بين آلاسكا وهاواي لقد أتوا هنا لكي يتنافسوا على مدار الايام المرهقة المقبلة |
| Sadece karıma biraz dondurma almak için buraya geldim. | Open Subtitles | جئت إلى هنا كي أحضر مثلجات القهوة لزوجتي |
| Şimdide komşular annenle babanı tartışmak için buraya gelmek istiyorlar. | Open Subtitles | والآن الجيران يريدون المجىء الى هنا الليلة لمناقشة أمر والديك |
| Evet ama ben yemek için buraya geldim. Tamam işte yemek sensin. | Open Subtitles | ــ أنا هنا من أجل الطبخ ــ لا، لا، هذا هو الطبخ |
| Büyük işim için buraya taşınmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد إضطررتُ للإنتقال هنا لأجلي وظيفتي الكبيرة. |
| Onun deli gibi, çok agresif birisi olduğu için buraya geldiğimi düşünmeni istemem. | Open Subtitles | ولا أريد أن تعتقد أننى هنا لأنه شخص مجنون وعدوانى |
| Ben, Wendell Albright isimli bir seks suçlusu için buraya geldim. | Open Subtitles | انا هنا بسبب رجل يدعى ويندل اولبرايت .. مرتكب جرائم جنسية |
| Katie'ye olanları duydum ve Sera hakkında endişelendiğim için buraya geldim. | Open Subtitles | اسمع,لقد أتيت الى هنا لأنني سمعت عن كايتي و كنت قلقا لأجل سيرا لا تعاملونني على أنني مجرم |
| Ben, yüzde yüz sahibi olmak için buraya geldim, ve seni kovmaya. | Open Subtitles | جئت هنا لكى أصبح مئة بالمئة مالك هذه الشركة وأخرجك منها |
| Karan'la bütün bağlarımı koparıdım ve senin için buraya geldim. | Open Subtitles | لقد أنهيت كل العلاقات مع كاران و جئت هنا لأجلك |
| Aslında Direniş O'nu öldürmeye çalıştığı için... buraya sığınmak istedi. | Open Subtitles | في الواقع، بحثت عن اللجوء هنا لأن المقاومة يحاولون قتلها. |
| On farklı okuldan kovulduğun için buraya taşındığınızı duymuştum. | Open Subtitles | سمعت أن والداك إنتقلا إلى هنا لأنك طردت من مدارس مختلفة. |