| Önce beyniniz, kolunuzun içindeki motor nöronlara bir sinyal gönderir. | TED | أولاً، يرسل دماغك إشارةً إلى الخلايا العصبية الحركية داخل ذراعك. |
| Ayrıca, beş blok içindeki her çöp kutusuna ve lağıma bakılmasını istiyorum. | Open Subtitles | اريد كل سله مهملات وكل بالوعه تقع داخل منطقه بقطر خمس مبانى |
| Büyük adamın içindeki küçük adam öyle dedi, değil mi? | Open Subtitles | هذا ما قاله الرجل الصغير داخل رأس الرجل الضخم, صح؟ |
| Emirlere uyarım. Asker üniforması giyiyor olabilirsin ama içindeki önemli Sam. | Open Subtitles | صحيح انك تلبس زي الجنود، ياسام، لَكنَّه الذي بداخلك شي اعظم. |
| Ama bu bina, içindeki herkesi ve kanıtları yok edebilmek için bombalarla sarılı. | Open Subtitles | لكن هذا المبنى يحتوي على قنابل وضعت بداخله لتدمير أي و كل دليل |
| Yani galaksiyi, içindeki herkesi yok ederek koruyacaktın, öyle mi? | Open Subtitles | كنت ستقوم بالحفاظ على المجرة بتدمير كل أحد بداخلها ؟ |
| Canavar senin içinde. Canavarı göster bana. Nerede içindeki canavar? | Open Subtitles | الوحش داخلك , دعني أرى الوحش , أين الوحش ؟ |
| "Yeryüzünün içindeki inanılmaz sıcaklık ve baskıyla oluşan mineraller patlayarak... " | Open Subtitles | تشكلت بسبب حرارة وضغط مرتفعين داخل الأرض المعادن تنفجر في آخ |
| Olayı tekrar canlandırarak çemberin içindeki ekinlerin anormal moleküler değişimlerini bulmayı umuyorum. | Open Subtitles | و أقوم بتحليل أمله أن أجد تغييرات جزيئية شاذة للنباتات داخل الدائرة |
| Pek çokları bunun atom içindeki muazzam miktardaki gizli enerjiyi çıkarabileceğini umuyordu. | Open Subtitles | أمل الكثيرون أن يُصدر ذلك كمّيّات كبيرة من الطاقة المخبّأة داخل الذرّة. |
| İpek, öteki uçtaki bezlerden gelir larvanın ağzının içindeki bezlerden. | Open Subtitles | ينتج الحرير من غدد في النهاية الأخرى، داخل فمّ اليرقة. |
| Ve kutunun içindeki yumuş, pembe kadifeyi bir kere hissettikten sonra aletini vajinanın dışına sürtmeye geri dönmek istemez. | Open Subtitles | و بمجرد أن يشعر بملمس القطيفة الروز الناعمة داخل الصندوق لن يعود أبداً لمرحلة فرك و إثاره قضيبه بنفسه |
| Bu dünyaya, korumalı metal kutumuzun içindeki camların ardından bakıyoruz. | Open Subtitles | ننظر إلى هذا العالم عبر النظارات آمنين داخل صندوقنا المعدني |
| Kim bilir, içindeki deha sayesinde derinlerde yatan kusursuz şarkıyı bulabilirsin. | Open Subtitles | وفي أعماقك، تعلم أنّ بوسعك الإتيان الأغنية المثالية هنالك عبقريّ بداخلك |
| Tüm bu içindeki canlı kan vücuduna şok etkisi yaratacak. | Open Subtitles | كل هذا الدماء بداخلك دماء من أحياء سيكون صدمة لجسدك |
| Parlamento binasını, içindeki kral ve diğer parlamenterlerle birlikte havaya uçurmaya çalışmış. | Open Subtitles | حاول أن يفجر البرلمان و الملك و اللوردات و الحكومة كلها بداخله |
| Doğru da olacak, çünkü içindeki ürünün kalitesini vaat edecek. | Open Subtitles | و سيكون حقيقياً ، لأنه سيعد بجودة المنتج الذي بداخله |
| Tüpün içindeki gaz yalnızca neon ise kırmızı renkte parlar. | Open Subtitles | لو كانت الأنبوبة بها نيون فقـط بداخلها ستتوهج بلون أحمر |
| Dünya seni olmadığın bir şey yapıyor, ama sen içten içe, ne olduğunu biliyorsun ve o soru kalbinde yanıyor: O içindeki şeyi nasıl olacaksın? | TED | العالم يجعلك تصبح شيئا مختلفا عما أنت عليه، ولكن، في داخلك، أنت تعرف من أنت، وذلك السؤال يحترق داخلك: كيف تصبح كذلك؟ |
| Âdem, onu büyüklüğe yöneltecek olan içindeki kıvılcımdan yoksun. | TED | يفتقر آدم إلى ذلك البريق الداخلي الذي سيقوده إلى العظمة. |
| İçindeki parayla birlikte kasa geldiğinde öğle yemeği de gelmişti. | Open Subtitles | بعد إحضار وجبة الغداء عند وصول الخزانة والمال في داخلها |
| Basıncı kaybederseniz, suyu kaybedersiniz, çok geçmeden yakıtınız erir ve içindeki radyoaktif fizyon ürünlerini dişarı salar. | TED | إذا فقدنا الضغط، سنفقد الماء وخلال وقت قصير سينصهر الوقود ويطلق نواتج الإنشطار الإشعاعية داخله. |
| 800 m. içindeki tüm trafik ve güvenlik kameralarına bakın. | Open Subtitles | تحققوا من كل حركات المرور وآلات المراقبة ضمن نصف ميل |
| Sen de içindeki saf cevheri keşfetmelisin.Zamanını onu geliştirmek ve işlemek için harcamalısın. | Open Subtitles | عليكِ أن تكتشفي الجوهرة الخام بداخلكِ وتقضين الوقت في صقلها وتهذيبها |
| Fıçının içindeki döküldü ve ben de aynı roket kulesindeki gibi resifi vurdum. | Open Subtitles | إنخفضت الموجة للجهة الداخلية و انا كنت متجه مثل الصاروخ نحو الشعب المرجانية |
| Aynı biçimde, Katar da kendi içindeki süreçlerle ilgili milli müzeler geliştirmeyi amaçlıyor. | TED | في نفس الاتجاه، قطر تحاول أن تنمي متاحفها الوطنية من خلال عملية طبيعية من الداخل. |
| Birini öldürürsek içindeki peşimize düşecek. | Open Subtitles | مهما يكن ما بداخلهم سياتي ورائنا بما اننا قتلنا واحد منهم |
| Silikon vadisi, içindeki her şey sonsuza kadar buraya gömülecek. | Open Subtitles | وادي السيلكون وكل شئ داخلة سُيغمر بالمياة للأبد |
| Bunu bu akşam burada bulunan herkesin içindeki kız için yapmak istiyorum. | TED | وأريد أن أقرئه اليوم من أجل الفتاه التى بداخل كل منا هنا |