Kırmızı çizginin içindeki her şey benim. | Open Subtitles | كل شيء داخل الخط الأحمر ملكي |
Babamın içindeki her şey ters. | Open Subtitles | كل شيء داخل والدي معكوس |
Bu yapının içindeki her şey ya orijinal bedenin bir parçası ya da Hücre Bahçesi teknolojimizle geliştirilmiş vaziyette. | Open Subtitles | كل شيء بالداخل اما جزء من الجسد الاصلي او انما مباشرة منه كنتيجة لتقنيتنا لزراعة الخلايا |
İçindeki her şey artık senin. | Open Subtitles | كل شيء بالداخل لك الآن |
Eğer, örneğin beyin hücrelerimizin içindeki her şey neredeyse her gün çözülüyorsa beyin nasıl her şeyi o günden sonra hatırlayabiliyor? | TED | إذا كان كل شيء في خلايا المخ يتجدد بشكل يومي، إذاً كيف يمكن للمخ تذكر أي شيء من اليوم الماضي؟ |
Ancak içindeki her şey onunla aynı şeyi söylüyor, Houston'daki Teksas'daki konuşmaları gibi, Birleşik Devletler, bekleyen, dinlenen geçmişten bir şeyler bekleyenler tarafından kurulmadı. | TED | لكن كل شيء في ماتقول معه مدينة هوستن ولاية تكساس دولة أمريكا لم تبنى بواسطة من انتظروا وارتاحو وتمنو للنظر خلفهم |
İçindeki her şey benimdi. | Open Subtitles | كل شيء بالداخل كان ملكي |
İçindeki her şey gitti. | Open Subtitles | اختفى كل شيء بالداخل. -هنا. |
Garajı su bastı ve senin kutularının içindeki her şey mahvoldu. | Open Subtitles | المرآب غمرت المياه، الحبيبة، وأنه دمر كل شيء في صناديق الخاصة بك. |
Psişik krallığı içindeki her şey beni ilgilendirir, Jack. | Open Subtitles | كل شيء في عالم الوساطة الروحية من شأني يا رجل. |
Güneş Sistemi'nin içindeki her şey; | Open Subtitles | كل شيء في نظامنا الشمسي, كالأرض والقمر وبقية الكواكب والمذنبات والكويكبات |