| Bir fincan çay içip.. ..o sabah Boots'tan aldığım kitabı okuyordum. | Open Subtitles | كنت أشرب كوباً من الشاي وأقرأ كتاباً حصلت عليه من المكتبة |
| Bir şişe viskinin yarısını içip gördüğü halisünasyonu kağıda mı çizdi? | TED | هل شرب نصف زجاجة ويسكي ومن ثم رسم الهلوسة التي أصابته بسبب حالة السكر على الورق؟ |
| Yani demek istediğim, yarım bardak süt içip... diğer yarısını bana bırakınca... | Open Subtitles | أعني, عندما تشرب نصف كأس من الحليب وتترك المتبقي لي حتى ينتهي |
| Kralı içeride yiyip, içip, sıçıp, sikişirken kapıda nöbet tutmaya zorlanmış biri. | Open Subtitles | يجبر ليراقب الباب بينما ملكك يأكل ، يشرب ، يتغوط ، وينكح |
| Maçları izler, bira içip cips yer duygularımızı hiç kurcalamazdık. | Open Subtitles | تعرفين، نشاهد المباريات نشرب المشروبات، نأكل الرقائق لم نتشارك أبداً بمشاعرنا الداخيه أو بتفكيرنا |
| Kendimi içip içip rezil ederdim o zamanlar. | Open Subtitles | دائماً كنت اضع نفسي في مواقف محرجة بسبب الشرب |
| Ama bana bir iyilik yap, biraz şarap içip de elle balık yakalamacadan sonra eski karınla uyuyakaldığını anlatma. | Open Subtitles | لكن اسدي لي خدمة ولا تخبرها أنك شربت النبيذ ونمت مع زوجتك السابقة أثناء مشاهدة اصطياد هيلـبيلي للسمك بيده |
| Her gün saat 4'te sekreterleriyle çay içip tatlı yiyormuş. | Open Subtitles | ستجلسون مع الأمناء يوميا على الساعة الرابعة لشرب الشاي و الكعك المحلى. |
| Bir gece çok içip kafayı buldu ve ağacın birine bindiriverdi. | Open Subtitles | لقد تورط ذات ليلة وشرب الكثير واصطدم بسيارته فى شجرة |
| Ama şu anki hayatım, içki içip, herkesle düşüp kalktığım zamankinden çok daha yoğun. | Open Subtitles | لكنّ حياتي الآن أكثر فاعليّة ممّا كانت عليه، حين كنت أشرب وأنام في الأرجاء. |
| Şarap içip peynir yiyorum ve biraz güneşleniyorum. Bilirsin. | Open Subtitles | أشرب الخمر و أكل الجبن وأتمتع بالشمس , كما تعرف ؟ |
| Kıç tekmeleme zamanı, biraz bira içip biraz ot içelim ! | Open Subtitles | حزمة من لفائف السجائر, يا رجلي الطيب وقت الاحتفال شرب البيره, وتدخين الحشيش |
| Bir gece bir varil bira içip, kampüs boyunca çırılçıplak koşmuşsun ve 58 insanı bir telefon kulübesine sıkıştırmışsın. | Open Subtitles | سمعت أنه شرب في ليلة واحدة برميلاً كاملاً من الجعة وقطع الحرم الجامعي بأكمله عدواً وحشر 58 بشرياً داخل حجيرة هاتف. |
| Bedenim hala soğumadı ve sen şimdiden içki içip film çeviriyorsun. | Open Subtitles | جثتي اللعينة لم تبرد بعد وانت تشرب خمري وتتقرب من فتاة |
| Tamskaya Caddesi'nde domuzlar yiyip içip eğleniyorlardı. | Open Subtitles | وهناك بأعلى على درب تامسكاى كانت الخنازير تأكل و تشرب و ترقص |
| Gece gündüz içip spor barında iş yapan bir adam mı? | Open Subtitles | شاب يقوم بعمله في النادي الرياضي يشرب في النهار بأقصى طاقته؟ |
| Onların birasını içip, kızlarıyla dans edeceğiz. | Open Subtitles | . سوف نشرب خمرهم , ونرقص مع صديقاتهم و نتمتع بوقتنا |
| Çok fazla içip kanepede sızmış olmalıyım. | Open Subtitles | لابد أني أفرط في الشرب و أغمى عليّ على الأريكة |
| İkinci sınıftayken yanlışlıkla babamın birasını içip sürmeli kapıya kafanı çarptın. | Open Subtitles | عندما كنت في الصف الثاني، شربت جعة والدنا واصطدمت بالباب المنزلق |
| Öyle bir adammış ki... bir galon benzin içip kamp ateşine işeyebilirmiş. | Open Subtitles | انه من الرجال المستعدين لشرب غالون من البنزين حتى يتمكن من إشعال النار في معسكرك |
| Belki de Queensde bira içip TV seyrediyordur. | Open Subtitles | ربما انه في كوينز وشرب البيرة ومشاهدة التلفزيون. |
| Ucuz skoç içip, viski içemeyeceğini biliyor, değil mi? Hiç komik değil. | Open Subtitles | يعرف أن عليه احتساء الشراب الرخيص وليس الفاخر، صحيح؟ |
| Hatırlıyorum, çünkü sen bunu söyler söylemez, limonatamızı içip tahta beyaz parmaklıklardan dışarı bakarken... varendamızda oturup çocuklarımızın oynamalarını... seyrettiğimizin hayalini kurdum. | Open Subtitles | لقد فعلت أتذكر لأنه ما ان قلت ذلك تخيلت صورتنا و نحن نجلس على الشرفة نشاهد أولادنا يلعبون و نحن نحتسي الليمونادة |
| Evet. saçma parti işlerinde değiliz, oturup, iyi şarap içip önemli şeylerden bahsetmeyi severiz. | Open Subtitles | أجل. أعني، نحن لسنا من محبي حفلات الفراط وما شابه. نحب أن نجلس، ونشرب بعض النبيذ الجيد |
| - Babam Rus muydu? - Hatırlamıyorum. Ama dünyanın votkasını içip sürekli ateş ettiğimizi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر , و لكن ما أتذكره أننا شربنا الكثير من المشروب و أطلقنا الكثير من الرصاص |
| Tamam, o zaman yukarı çıkıp bir kahve içip konuşalım. | Open Subtitles | حسناً لنصعد إلى أعلى ونتحدث أثناء تناول القهوة |
| İçki içip yemek yediniz, değil mi? | Open Subtitles | تشربون الخمر و تأكلون الطعام اليس كذلك ؟ |