| Üçüncüsü, kamu sağlığını öğreniyorlar: hastalarının içme suyunu, barınma, sosyal ve ekonomik şartlarını incelemeyi. | TED | ثالثاً، يتعلمون الصحة العامة: لتقييم مياه الشرب لمرضاهم و كذلك السكن و الظروف الاجتماعية و الإقتصادية. |
| Dışarı sızan propilen oksit, içme suyunu kirletti. Evet doğru. | Open Subtitles | أكسيد البروبيلين الذي تسرب ولوث مياه الشرب |
| İçme suyunu ayrı tutabilirsin. | Open Subtitles | بهذه الطريقة سنفصل مياه الشرب. |
| Önemli barajları ve lağım temizleme tesislerini sabote ederek içme suyunu devasa oranlarda kirletebilirler. | Open Subtitles | بتخريب السدود ومياه المجاري التي تعالج النباتات... يمكنهم تلويث مياه الشرب على نطاقٍ ضخم |
| Şimdiye kadar çevreyi korumak istiyorlardı. Oysa şu anda içme suyunu kirletiyorlar. | Open Subtitles | حتى الآن هم يريد حماية البيئة لكنهم الآن يلوثون مياه الشرب! |
| İçme suyunu getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرت لك مياه الشرب |
| Yer altındaki su deposunun sınırı. Metropolis'in içme suyunu sağlıyor. | Open Subtitles | إنّها مُحددة طبقاً لمواقع الخزان التحت أرضيّ، والذي يزود (ميتروبليس) بكامل مياه الشرب. |