| George W. Bush'un ailesiyle iş ilişkisi olan basit ve sessiz bir adam. | Open Subtitles | الذي صادف وكانت عائلته لديها علاقة عمل مع عائلة جورج دابليو بوش |
| Bunu, gelecekte iyi bir iş ilişkisi kurmak için yatırım olarak say. | Open Subtitles | اعتبروها استثماراً في المستقبل سنؤسس علاقة عمل جيدة |
| Bu sabah oraya gittiğimde, kuaförün müdürü sizinle direkt olarak iş ilişkisi içinde olduğunu ifade etti. | Open Subtitles | حين قمت باستجوابه سابقاً مدير الصالون أدين كان على علاقة عمل شخصياً بك |
| Sadece bir iş ilişkisi mi, yoksa gece yarısı aşıkları mısınız? | Open Subtitles | هل هي مجرد علاقة عمل أم أنتما عشيقين في الليل؟ |
| Bay Morlar ile olan ilişkiniz iş ilişkisi mi yoksa kişisel bir ilişki mi Doktor? | Open Subtitles | أيمكننى السؤال عن علاقتك بالسيد مورلار أهى شخصية أم مهنية ؟ |
| Bizimkisi iş ilişkisi. | Open Subtitles | ,لا لا لدينا فقط تلك العلاقة المهنية |
| Senin Eamonn ile iş ilişkisi hepimizden iyiydi. | Open Subtitles | أنتي و إيمون لديكم أفضل علاقة عمل من أي ٍمنا |
| Kuantum bilgisayarımızla aramda oldukça yakın bir iş ilişkisi vardır ama kasetçalarım yok. | Open Subtitles | لدي علاقة عمل مقربه مع كمبيوتر الكم لدينا الذي ليس موجود لدي هو مشغل كاسيت |
| Şayet bunu yaparsam, bunun sadece iş ilişkisi olduğunu kafana sokmalısın. | Open Subtitles | اذا قمت بهذا، فعليك ان تدرك شيئاً هذه ، بصرامة، علاقة عمل فقط |
| Bunun sadece iş ilişkisi olduğunu aklında tutmanı istiyorum. | Open Subtitles | ارغب فقط في تذكيرك بأن هذه علاقة عمل بحتة |
| Hatırlatmak isterim Bay Dermott, bizimkisi iş ilişkisi. | Open Subtitles | "اود أن اذكرك يا سيد "ديرموت ما بيننا هو علاقة عمل |
| Aramızda sadece iş ilişkisi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أبقي العلاقة بيننا علاقة عمل. |
| Bu kesinlike ciddi bir iş ilişkisi. | Open Subtitles | حتي أكون واضحا هذه علاقة عمل فقط |
| Uygun bir iş ilişkisi sağlam bir temel gerektirir. | Open Subtitles | علاقة عمل لائقة تتطلب أساس متين |
| Güzeller ama bu bir iş ilişkisi ve bunlar uygun değil. | Open Subtitles | , انها لطيفة , لكن هذه علاقة عمل و هذا ليس لائقاً أجل , أنا أعرف - . . |
| Olmaz Bay Kemp. Bu bir iş ilişkisi. | Open Subtitles | لا، شكرا لك سيد (كيمب) هذه مجرد علاقة عمل |
| Anderson Global Mülkleri olarak hepimiz şehir konseyi ve tüm Spring Gardens halkı ile uzun süreli bir iş ilişkisi kurmayı dört gözle bekliyoruz. | Open Subtitles | شركة (أندرسون) للأملاك العالمية تتطلع إلى إقامة علاقة عمل طويلة مع مجلس المدينة ومجتمع "حديقة الربيع" بأكمله |
| Bu iş ilişkisi. Tıpkı seninle aramızda olduğu gibi Mickey. | Open Subtitles | هذه علاقة عمل كما هي علاقتي بك يا (ميكي) |
| Tamamen iş ilişkisi Müfettiş. O benim hastalarımdan biri. | Open Subtitles | . مهنية بحتة ، فهو مريضى |
| Yani yalnızca iş ilişkisi, öyle mi? | Open Subtitles | -إذاً مهنية فقط؟ |
| Bu tamamen bir iş ilişkisi. | Open Subtitles | إنها تلك العلاقة المهنية |