| Planın işe yaramasının tek yolu birilerini tutmak olur, kayıt tutulmaksızın. | Open Subtitles | السبيل الوحيدة لنجاح هذه العملية هي عبر موظّف مستقلّ وبشكل غير رسميّ |
| Bak, bunun işe yaramasının tek yolu, temiz bir sayfa ile başlamamızdan geçiyor. | Open Subtitles | نعم , أسمع الطريقة الوحيده لنجاح هذا هي أن نفتح صفحة جديده |
| Bu işin işe yaramasının tek yolu boğuşma izi kalmamasıdır. | Open Subtitles | اسمع، الطريقة الوحيدة لنجاح هذه الخدعة، هُو بعدم إظهار أيّ علامات على الكفاح. |
| Sanırım Kate'in teorisinin işe yaramasının sebebi benim buradaki varlığımdı. | Open Subtitles | أعتقد أنّ السببَ الوحيدَ لنجاح نظريّة (كيت)، هو تواجدي هناك |