| Henüz birkaç haftalık ama çok büyük bir iştahı var. | Open Subtitles | هو فقط بعمر بضعة أسابيع لكنّه حصل على شهية صحّية |
| İştahı da yerinde olduğuna göre test yapmama gerek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أرى سبباًً لإجراء فحوصات طالما لديه شهية جيدة وهذا واضح |
| Halkın bu davaya iştahı iki taraf için de anlamsız bir önyargı oluşturabilir. | Open Subtitles | شهية الجمهور لهذه القضية من الممكن أن تُؤدي لتحيز غير ضروري لأحد المتهمين |
| Bir erkeği doyurmaktan asla rahatsız olmam. Eğer iştahı yerindeyse. | Open Subtitles | تغذية رجل لا تزعجني اطلاقا بشرط ان يكون شهيته مفتوحة |
| Tanrı'nın hayat ve biçim verdiği her şeyi. Bu iştahı ben de kullandım. | Open Subtitles | أي جزء صغير في خلق الله، يجب استغلال هذه الشهية أيضاً |
| İştahı günlük insan etiyle bstırılmak zorunda olan çılgın canavar. | Open Subtitles | كرازيد شهيه الوحش الذي يجب ان يكون يوميا مع الاجساد البشريه |
| Erkek arkadaşının cinsel iştahı, onu çok yoruyordu. | Open Subtitles | شهيّة حبيبها الجنسية كانت منهِكة جداً |
| 15 metrelik boyu ve 13 tonluk ağırlığıyla bu köpekbalıklarının büyük bir iştahı vardır. | Open Subtitles | يَصِلُ طوله لأكثر مِنْ 15 متراً ويَزنُ 30 طنَّ هذه أسماكِ القرش لَها شهية ضخمة للمُجَاراة. |
| - Şansımız varmış. - Bugün herkesin iştahı yerinde. | Open Subtitles | حسناً ، نحن محظوظون كلهم لديهم شهية اليوم |
| Doyumsuz iştahı, 9 metrelik boyuyla bu adı hak etmiştir. | Open Subtitles | اسم بجدارة لآكل لحوم بطول 30 قدم مع شهية أكلٍ كبيرة |
| Fred Northquest'in iştahı kalmamıştı. | Open Subtitles | خبز الموز لم يكن لدى فريد نورثكويست أية شهية للطعام كان يفكر بحذائه الجديد |
| Hiç iştahı yok, zavallı kız. | Open Subtitles | ليست لديها شهية على الإطلاق ، يالها من فتاةٍ مسكينة |
| Kalın kollarıyla birlikte ona çeliği bile yedirebilen iştahı. | Open Subtitles | مع أذرعها القوية لديها شهية رائعه لتأكل كالفولاذ |
| Bu, iştahı için bir dış etkeni suçlamasını açıklar. | Open Subtitles | ذلك يفسر دافعه للوم شهيته على قوة خارجية |
| "İştahı, lezzetli şeylerle beslenemeyen, o mide bulandırıcı türlerden değildi." | Open Subtitles | شهيته لم تكن ذلك النوعِ الحساس الذي لا يتَغذى إلا من اطايب الطعام |
| Biri cinsel doyumu reddettiğinde çoğu kez yemeklere olan iştahı artar. | Open Subtitles | بأغلب الأحيان، عندما يتم حرمان المرء من الإشباع الجنسي، فإن شهيته للطعام تزداد، |
| Serotonin, ruh halini ve iştahı etkiler. Beynin kendini kapatmasına neden olmaz. | Open Subtitles | السيروتونين يؤثر على المزاج، الشهية لكن لا يسبب توقف المخ |
| O tip iştahı kasdetmedim. Diğer tür iştahı kasdettim. | Open Subtitles | أنا لم اقصد هذا النوع من الشهية أقصد الشهية الأخرى |
| Ayrıca, ilk satış iştahı kabartır. | Open Subtitles | بجانب إن أول بيعة فقط تفتح الشهية |
| Birinin iştahı olmadığında... susamlı lapa mı yapılırdı? | Open Subtitles | عندما لايكون لدى الشخص شهيه .. عصيده السمسم مفيده ؟ |
| Erkek arkadaşının cinsel iştahı, onu çok yoruyordu. | Open Subtitles | شهيّة حبيبها الجنسية كانت منهِكة جداً |
| Kızının doyumsuz bir seks iştahı var. | Open Subtitles | فتاتك تملك شهوات جنسية |
| Sabah kahvaltı etmedi. Hiç iştahı yok. | Open Subtitles | ،لم تأكل افطارها هذا الصباح لقد فقدت شهيتها |
| Erkeklerin iştahı kadınlardan daha fazla Chloe... ve fazla iştah fazla yemek yemeyi getirir. | Open Subtitles | الرجال لديهم شهية أكبر بكثير من النساء ياكلوي وشهية كبيره تحتاج لتغذية |
| Bu iştahı nereden buluyorsun? | Open Subtitles | كيف لديك هذه الشهيه ؟ |
| Ne derler bilirsiniz, iştahı büyük olanın... | Open Subtitles | نتضور. هل تعرف ماذا يقولون عن رجل بشهية كبيرة. |