| Bay Paulsen, size Sarah Tobias'ın ifadesinin önemsiz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | سيد بولسن اخبركم بأن شهادة ساره توبياس انها لا شيء |
| İddia makamının iddiasına gelince; ortaya konulan delillerin bir tanesi bile davalının ifadesinin yanlışlığını kanıtlayamadı. | Open Subtitles | بالنسبة لقضية المدعى, لم يظهر ولو دليل صغير يتعارض مع شهادة المتهمة |
| Mahkemede ifadesinin en çok yarayacağı kişi oydu. | Open Subtitles | ذلك الذي كانت شهادته لتكون ايجابيه لنا في المحكمة |
| İfadesinin arkasında durup, durmadığını sordum ve sonra ifadesi inandırıcı mı diye anlamak için detay vermesini istedim. | Open Subtitles | أنا سألته إذا كان متاكدا من شهادته ثم طرحت عليه التفاصيل لمعرفة ثبات شهادته |
| Yeminli ifadesinin hiç bir önemi yok ve siz de onu önemsiz saymalısınız. Şimdi, isterseniz erkek arkadaşı | Open Subtitles | ان شهادتها المقسمة لا شيء, يجب عليكم انت تتعاملوا مع ان ليس هناك شيء |
| İfadesinin ilgili olacağı alan budur. | Open Subtitles | إنها في تلك النقطة حيث تكون شهادتها بالكاد مناسبة |
| Savunma avukatı şimdi görgü tanığının ilk ifadesinin doğruluğunu sorgulayacak. | Open Subtitles | محامي الدفاع يتحدى الآن صحة إفادة الشاهد الأولى، |
| Ne bu, görgü tanığının ifadesinin doğruluğunu mu araştırıyorsun? | Open Subtitles | هل هذا ما يُعرف بالحصول على هدف شهادة شاهد العيان؟ ، إذا كان ذلك، فأنسى الأمر |
| Bay Brody'nin, tanığın ifadesinin bu sözde cinsel ilişki ile satın alındığını söyleyeceğini tahmin ediyorum, haksız mıyım Bay Brody? | Open Subtitles | أنه تم شراء شهادة الشاهد مقابل علاقة جنسية أليس كذلك ؟ أجل |
| Bu, Bayan Van de Kamp'ın rahat vicdanıyla... ilgili ifadesinin tam aksini gösteriyor. | Open Subtitles | انه ينقض شهادة السيدة فان دي كامب بما يخص ضميرها الخالي |
| Jessica'nın ifadesinin transkriptini istiyorum. - Bu gizli. | Open Subtitles | أحتاج بأن أرى النسخة الأصلية من جلسة شهادة جاسيكا |
| Bay Claypool müvekkilimin ifadesinin bu konuyla nasıl bağlantılı olduğundan... | Open Subtitles | سيد كلابول، لستُ أفهم ما علاقة شهادة موكلتي |
| Harvey'in ifadesinin kopyası var mı diye soracaktım. | Open Subtitles | اتسائل لو كانت لديك نسخة من من إدلاء شهادة هارفي |
| Elimizdeki tek şey yeminli ifadesinin dökümleri ve şu an bunlar benim için bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | كل مالدينا هو نصوص من شهادته وشهادته لاتعني لي شيئًا حتى الآن. |
| İfadesinin Beyaz Saray'ı işin içine sokmayacağına nasıl emin olabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف لك أن تكون واثقاً من أن شهادته لن تُجَرم البيت الأبيض؟ |
| Mahkemede ifadesinin en çok yarayacağı kişi oydu. | Open Subtitles | ذلك الذي كانت شهادته لتكون ايجابيه لنا في المحكمة |
| İfadesinin çoğu söylentiye dayalı. Bu bizim için büyük bir fırsat. | Open Subtitles | أغلب شهادته ستكون قائمة على الشائعات هذه فرصة ثمينة لنا |
| İfadesinin beni kurtaracağını fark ettiği anda her şeyi inkâr etmesini beklemiştim. | Open Subtitles | أنا توقعتها أن تُنكر كل شئ في اللحظة التي تُدرك فيها أن شهادتها ستطلقُ سراحي |
| Ama o bayan, ifadesinin yarısına geldiğinde farkına vardım; | Open Subtitles | ،ولكن بعدها، في منتصف شهادتها .فهمتُ أخيرًا |
| İfadesinin yalan olduğunu göstermemiz lazım. | Open Subtitles | نحن بحاجة لاظهار بان شهادتها كذب. |
| İfadesinin her türlü detayını öğrenmemiz önemli. | Open Subtitles | من الهام ان نحصل على كل تفاصيل شهادتها |
| Tamam, ifadesinin bir kopyasını masama koyun. | Open Subtitles | حسناً, فقط ضع نسخة من إفادة على مكتبي |
| Orjinal ifadesinin aksini söyleyen bir teyp kasetimiz var. | Open Subtitles | عندنا شريط به إتّهاماته وشهادته الاصلية. |