| Bir adamın şartlı tahliyesini ihlal etmiş olmasından korkmuyorum. | Open Subtitles | حسناً. أنا لست قلقة للغاية عن شخص قام بتخطي جلسة إطلاق السراح المشروط |
| - Şartlı tahliyesini ihlal etmiş. | Open Subtitles | لأنه قام بتخطي جلسة إطلاق السراح المشروط |
| Eğer bunu yapmazsam, yasaları ihlal etmiş olurum. | Open Subtitles | و أذا لم افعل ذلك, سأنتهك القانون |
| Eğer bunu yapmazsam, yasaları ihlal etmiş olurum. | Open Subtitles | و أذا لم افعل ذلك, سأنتهك القانون |
| 1975'te yürürlüğe giren Hafıza Suçları Yasası'nı ihlal etmiş bulunuyorsun. | Open Subtitles | هذا انتهاك لقانون جرائم الذاكرة لعام 1975. |
| Makinenin görebildiğini insanlar göremiyorsa, o zaman teknik olarak kimse dördüncü haklar tasarısını ihlal etmiş olmuyor. | Open Subtitles | التي يُمكننا المحافظة عليها بها وتُبقينا بأمان إن لم يرَّ أي بشر ما تراه الآلة، حينها تقنياً، ليس هنالك انتهاك لتعديلات القانون الرابع |
| Telefon ettiler. Baban yine bileklik alanı ihlal etmiş. | Open Subtitles | تلقيت اتصالاَ أن والدك ينتهك حبال سرجه ثانيةَ |
| - Sırf buraya gelerek bile şartlı tahliyesini ihlal etmiş. Ki iki yıl zorunluluğu varmış. | Open Subtitles | إنّه ينتهك التجربة التي تجرى هنا على الدوام التي حكمها سنتان إلزامي |
| Bunları verirsek HIPAA kurallarını açıkça ihlal etmiş oluruz. | Open Subtitles | وصول إلى سجلاته الطبية -سيكون إنتهاكا صارخاً للمبادئ والأعراف الطبية |
| Sağlık kurallarını ihlal etmiş olmuyorlar mı? | Open Subtitles | أليس هذا انتهاك لشروط الصحه؟ |
| Ben de bizim arkadaşlığımızı en az elli farklı şekilde ihlal etmiş bulunuyorum yani. | Open Subtitles | وعلاقتي بـ (لوريل) انتهاك لصداقتنا بخمسين طريقة مختلفة |
| Başka bir çetenin bölgesini ihlal etmiş gibi görünmüyor, en azından, hedefte olacak kadar değil. | Open Subtitles | لمْ يكن يبدو أنّه ينتهك منطقة أيّ شخص، على الأقل ليس كافياً لوضع هدف رماية على ظهره. |
| Sarah ise protokolü ihlal etmiş demektir. | Open Subtitles | إن كانت (سارة) سيكون إنتهاكا للبروتكول. |